İstanbul İli, Fatih İlçesi’nin Balat Semti’nde yer alan pek çok kiliseden biri olan Tur-i Sina Kilisesi (Balatkapı İoannes Prodromos Metokhion Kilisesi), İstanbul’daki Rum Ortodoks yapılarından biridir. Kilise İstanbul Patrikliğine değil Mısır’daki Sina Başpiskoposluğu’na ve Aziz Katherina Manastırı’na bağlıdır. Ancak dikkat çeken bir başka noktası da birkaç yıl önceye kadar ana cadde üzerindeki kapı üzerinde yer alan el kabartmasıdır. Zira rivayete göre kapı üzerinde yer alan el kabartması İslam dini peygamberi Muhammed’e ait olup dönemin Osmanlı padişahı Yavuz Selim’in emri ile teslim edildiği rivayet olunur. Kilisenin inşa tarihinde Yavuz’un Mısır seferi düşünüldüğünde bu pek de şaşılacak bir şey değildir. Öte yandan bir Rum Ortodoks Kilisesi’nde görmeye alışık olmadığımız bir tasvir. Bu özelliği ile hem dini bir sembol hem de önemli bir kültürel miras değeri taşımaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda tahrip edilerek bir parçası kırılmış kabartmadan geriye hiçbir şey kalmadı. Kabartmanın akıbetine dair söylentiler bir yana her ne kadar resmi bir açıklama olmasa da kabartmanın kilise bahçesine taşındığı düşünülüyor.

Peki kabartma yerinden sökülüp transfer edilebildiyse, şu haliyle taşınır eşya olarak kabul edilip ayrıldığı bütünden bağımsız bir hukuki değeri olduğu söylenebilir mi? Yoksa her ne kadar sökülüp taşınabiliyor olsa da aslen ana taşınmazın bir parçası olduğu mu kabul edilmeli?

Bu soruya verilecek cevap, kültür varlıklarının korunması ile yakından ilgilidir. Bir kültür varlığının korunması en genel anlamıyla iki şekilde mümkündür: Kültür varlığına yönelik bir güncel tehdit varsa ve gerçekleştiği anda tükenebilecek bir tehlikeyse bu tehlikeyi bertaraf etmek için yapılacak müdahaleler koruma yöntemlerinden biridir. Örneğin bir yangın anında kültür varlıklarını korumak veya deprem sonrası hasar gören kültürel yapıyı onarmak örnek gösterilebilir. Bir diğer koruma ise taşınır ve taşınmaz varlıklar ile bunlar üzerindeki mülkiyet hakkı ile doğrudan ilişkilidir. Özellikle bulundukları yerden kaçırılan eserlerin iadesi konusunda gündeme gelir. Kabartma özelinde tartışılacak koruma yöntemi ikincisidir.

Tur-i Sina Manastırı ve kapısında yer alan kabartmanın mülkiyeti konusu, Türkiye’de yer alan Cemaat Vakıflarının malvarlıkları üzerinden değerlendirilir. Dolayısıyla kabartmanın mülkiyeti konusunda teorik tartışmalar dışında ​(Merryman, 1986)​ hukuken uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Taşınır veya taşınmaz eşya niteliğinden hangisi olduğunun kabulü ise bütünleyici parçanın, özgülendiği asıl şey ile aynı statüye sahip olmasının belirlenmesi ile Yetkili mahkemenin tayini ve uygulanacak hukukun tespiti açısından önem arz eder.

Bergama Sunağı’nın 19.yy ortalarında, Hasankeyf’in yakın zamanda parça parça sökülüp taşındığını düşünürsek günümüz teknolojisi ile artık bir taşınmazın dahi tamamının yada bir kısmının sökülerek bulunduğu noktadan başka bir noktaya illegal dolaşıma konu edilme ihtimali hiç de uzak değildir.

Kültür varlıklarının taşınır yada taşınmaz olarak nitelendirme sorunu Foundation Abegg v. Ville de ​(Prott, 1992)​ Geneve davasında karşımıza çıkar. Güney Fransa’da bir kilise duvarından sökülen 11. yy. freskleri dört sahibinden ikisi tarafından satılır. Daha sonra İsviçre’de ortaya çıkar. Satışa rıza göstermeyen diğer iki malik hem Cenevre Şehri hem de Abegg Foundation(İsviçre merkezli bir sanat galerisi) aleyhine dava açmışlardır. Mahkemenin yetkisi konusunda kültür varlıklarının hukuki niteliği sorun olarak ortaya çıkmıştır. Yerel mahkeme Fransız Medeni Kanunu 517. maddesine göre taşınmazdan ayrıldığı için fresklerin de taşınmaz olması gerektiğine karar vermiştir. İstinaf Mahkemesi Fransız Medeni Kanunu 524. maddesi gereği “iyi niyetle” taşınmaz olduğuna karar vermiştir. İstinaf mahkemesinin gerekçesi oldukça ilginçtir: “Hukuken taşınmazların, taşınırlardan daha iyi korunduğu ve bu korumanın sanatsal, tarihi, arkeolojik nitelikteki parçalar için gerekli olduğunu zira bunların yağma ve talan tehdidi” altında bulunduğunu belirtmiştir. Cour de Cassation (Temyiz mahkemesi) ise bambaşka bir yorum ile freskleri taşınır olarak kabul etmiştir.

1881 tarihli bir Fransız Mahkemesi kararında, Roma villası zemininden sökülen mozaiklerin kendiliğinde taşınmaz olduğu ancak söküldükten sonra taşınır obje haline geldiğine hükmetmiştir. 1931 tarihli bir başka kararda ise, duvara monte edilen ve bu nedenle “niyet” ile taşınmaz obje olan tablonun taşınmazın bir parçası olduğu kabulü ile iade edilmesine hükmetmiştir. ​(Prott, 1992)​

Bu davalardan çıkan sonuç ise taşınır bir kültür varlığının bir taşınmaza monte edilip devamlı orada kalması arzu edilirse (ki niyet dediğimiz nokta tam olarak bu kavrama karşılık gelmekte) taşınmaz olarak nitelendirilmeye devam etmektedir.

Tur-i Sina Manastırı el kabartmasının tüm bu yorumlar çerçevesinde manastırın kuruluşu, bağlı olduğu dini merkez ve pek tabi her daim manastırın kapısında kendisini göstermesi arzulandığı için taşınmazın ayrılmaz bir parçası olarak kabulü gerekir. Nitekim 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu 6/III. maddesi “kabartmalar”ın da taşınmaz kültür varlığı olduğunu kabul etmektedir.

Özetle; tüm insanlığın ortak bilgi birikimini oluşturan kültür envanterinin korunması yine tüm devletler tarafından kabul edilen uluslararası bağımsız bir otorite tarafından çıkarılacak ortak bir kanun ile düzenlenmeli ve yorumlardan uzak net bir düzenleme ile kültür varlıklarının korunması açısından önemli ve cüretkar bir adım atılmalıdır. Kabartma özelinde tartıştığımız konu ileride herhangi bir Osmanlı çeşmesinin üzerinde yer alan kitabenin hukuki eşya niteliğinden eski bir konağın orjinal merdiven küpeştelerinin mülkiyetine kadar pek çok kadar muhtemel uyuşmazlıklarda rastlayabileceğimiz bir tartışma alanıdır.

Av. Mert ERDOĞAN

Bu yazı, Av. Mert ERDOĞAN tarafından kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi yazının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan yazının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

  1. Merryman, J. H. (1986). Two Ways of Thinking About Cultural Property. The American Journal of International Law, 833. doi:10.2307/2202065
  2. Prott, L. V. (1992). Movables and Immovables as Viewed by the Law. International Journal of Cultural Property, 389-392. doi:10.1017/s0940739192000420