Gedik Ahmet Paşa Camii’nin güney doğusunda, hamam ve camiye oranla daha yüksek bir teras üzerine, mimar Ayaz Ağa tarafından külliyenin bir bölümü olarak yapılmıştır. Kesme taş kaplamalı, 2 büyük, 24 küçük kubbeli dikdörtgen planlı bir yapıdır. Girişi batıdadır. Ortada bir avlu, avlunun her iki yanında revaklar ve revaklara açılan 7’şer hücre ve bir dershane ile yazlık eyvandan meydana gelen Osmanlı medreselerinin tipik bir örneğidir. Vakfiyeden öğrenilene göre medrese, cami ve imaretten sonra yapılmıştır. Girişte avlunun iki tarafında dörder mermer direk ve kemerler üzerine oturan beşer kubbeli revaklar bulunmakta olup, revak ve hücre kubbeleri kasnaksız ve basık yapılmıştır. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde: “….ve bir medresesi var 70 hücredir. Dersamı ve talebeleri mevcuttur. Müderrisin mabeyninde payesi âli bir medresedir ve …” diye tanımlamaktadır.

Medrese 1543-1544’den önce derece itibariyle otuzlu, 1565-1566’dan önce ise ellili medreseler arasında bulunuyordu. XX. yüzyılın başlarına kadar medrese olarak kullanılan bina, Cumhuriyet’in ilk yıllarında onarılarak önce (1931) Müze Deposu, 1933 yılından 1971 yılına kadar Müze Müdürlüğü olarak hizmet vermiş, arkasından uzun yıllar boş kalmış, yapılan tamir ve restorasyon sonunda, 1995-1997 yıllarında Türk İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmıştır.

Kaynak: Türkiye Kültür Portalı

✶ Medya