İslam Mimarisinin ilk anıtsal yapılarından birisidir. Ernevi halifeliği zamanında Şam merkezinde inşa edilmiştir.

Emeviye Camisinin bulunduğu bölge binlerce yıllık geçmişiyle bir kutsal bölge olma özelliği taşımaktadır. Yapılan arkeolojik araştırmalarda caminin bulunduğu alanda tanrı Hadad’a adanmış Arami dönemine ait en eski dönem mimari kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Tanrı Hadad’ın tapınağı Helenistik ve Roma döneminde Zeus ve Jüpiter’e ait bir tapınağa dönüşmüştür. Bu tapınak daha sonralan dördüncü yüzyılda bir kilise halini almıştır. Kilise St. John’a ithaf edilen bir katedrale dönüştürülerek genişletilmiştir. Şam’ın Müslümanlar tarafından fethinden sonra ilk Emevi halifesi Mu’aviye bin Sufyan zamanında Müslümanlar yapıyı ibadet için Hristiyanlarla ortak kullanmaya başlamıştır. Bu sırada Müslümanlar yapının doğusunda, Hristiyanlar ise batısında ibadet etmiştir. Bu şekildeki ortak kullanım uzun bir süre devam etmiştir. Ancak kentteki Müslümanların sayısı artınca yapının Müslümanlara ayrılan bölümü yetersiz kalmıştır. Diğer yandan İslamiyet’in yerleşmesiyle birlikte kendine has mimarisinin şekillenmesine ihtiyaç duyulduğundan cami içinde yeni düzenleme yapılması gerekmiştir.

Halife Velid zamanında caminin yetersiz gelmesi üzerine yerel Hıristiyan liderleri ile görüşülmüş ve onlara başka diğer kiliselerin camiye dönüştürülmeyeceği sözü verilmiş ve bu kilisenin karşılığı olarak Hıristiyanlara yeni bir Bakire Meryem Kilisesi yapılması taahhüdünde bulunulmuştur. Bu kilisenin kaldırıldığı cami inşaatına başladığı zaman İslamiyet’in getirdiği kurallara göre bir mimari şekillenmeye gidilmiştir. Caminin inşaatıyla birlikte ortaya konulacak olan kurallar aynı zamanda kendisinden sonraki mimarinin de şekillenmesine katkı sağlayacaktır. Caminin planı ortada dikdörtgen planlı bir avlu ve güney tarafta harim bölümününden oluşuyordu. Harim mihrap duvarına paralel yerleşen üç sahından oluşuyordu. Mihrap önündeki bölümde ise mihraba dik yerleştirilmiş bir sahın yer alıyordu. Mihrap önündeki sahın üç kapıyla avluya açılır. Yapının içindeki zemin döşemeleri zaman içinde birçok kez onarıldı ve yenilendi. Bu yenilenmeler sebebiyle sahınlar inişli ve çıkışlı bir hal almaya başladı. Son restorasyonlar sırasında caminin özgün Emevi dönemi döşemeleri ortaya çıkarılmıştır.

Yapının avlusunda üç tane kubbeli bölüm yer alır. Bunlardan birisi abdest musluğu, diğeri Hazine odası, üçüncüsü ise sekiz sütunlu Zeynel Abidin kubbesidir. Caminin avlusunda farklı taş sütunlar ve duvar örgüler görülür. Kuzeydeki çift destekli revak 1759 depreminde tamamen yıkılmış, depremden sonra Osmanlı döneminde sütunsuz olarak yenilenmiştir. Harim bölümünde mihrap duvarına paralel uzanan destek sırası korint sütun başlıklarından oluşur. Her bir destek sırası çift katlı olarak yapılmıştır. İlk seviyedeki kemerler yarım dairevi ikinci seviyede yer alan kemerler ise çift merkezli sivri kemerli olarak yapılmıştır. Ortada dikey olarak kesen sahın diğer sahınlardan hem yüksek hem de geniş olarak yapılmıştır. Ortada büyük bir Nisr (Kartal) kubbe yer alır. Bu kubbeyi taşıyan ayaklar üzerinde dört tane kitabe yer alıyordu. Bu kitabeler günümüzde Şam Milli Müzesine kaldırılmıştır. Kitabeler üzerinde Selçuklu Sultanı Melikşah’ın kubbeyi yaptırttığı yazılıdır. Buna göre kubbe Sultan Tutuş tarafından kardeşi Melikşah adına yaptırılmış olmalıdır.

Harimin doğusunda sütunlar arasında küçük mermer bir yapı bulunur. Burası St. John ya da Kur’arı-ı Kerim’de adı geçen Yahya Peygamberin kabridir. Caminin dış duvarları Roma döneminde tapınak olarak kullanıldığı dönemden kalmadır. Yapının köşelerinde bulunan kuleleri de Roma dönemi yapısından kalmadır. Kulelerden iki tanesi Halife Velid zamanında onarılmış ve bu yöndeki minarelerin aynı zamanda kaidesini oluşturmuştur. Diğer üçüncü minare Aruz minaresi olarak bilinir. Bu minarenin ortasındaki bölümü 117 4 yılındaki yangından sonra Eyyubiler zamanında yapılmıştır. Doğudaki minare ise İsa Minaresi olarak bilinir. Bu minare 1 759 depreminde zarar görmüş, Osmanlı döneminde yenilenmiştir. Batıdaki minare, 1401 yılında Timur’un fethinden sonra ve 1488 yılında yenilendiği kitabesinde kayıtlıdır. Yapının içinde farklı süslemelere yer verilmiştir. Duvarlarda mermer ve mozaik işlemeler yapılmıştır. Mozaik işlemelerde çok renkli süslemeler görülür. Motifler arasında geometrik ve bitkisel süslemelere ve manzara resimlerine de yer verilmiştir. Harim bölümünün hem içinde hem de dışında revak yüzlerinde bu tür süslemeler de görülür. Manzara resimleri olarak Barada ırmağının merkezinde Şam şehrinin resimleri işlenmiştir. Caminin duvar yüzeylerinde mermer kaplamalara da yer verilmiştir. Mermer paneller küçük delikler içindeki kancalar ile duvara monte edilmiştir. Bazı mermer parçaların kırılması ya da bozulması sebebiyle bunların yerleri Osmanlı dönemi Mavi-Beyaz çinileriyle kaplanmıştır.

Emevi Camii
Harita
Temel bilgiler
KonumŞam
Koordinatlar33°30′41″K 36°18′24″D / 33.51139°K 36.30667°D / 33.51139; 36.30667
İnançİslam
Açılış715
Durumİşlevsel
Mimari
Maliyet600.000 ila 1.000.000 dinar

Emevi Camii (Arapçaجامع بني أمية الكبير Ğām' Banī 'Umayya al-Kabīr), Şam Ulu Cami olarak da bilinen yapı, Şam'ın eski şehir kısmında yer alır ve dünyanın en büyük ve en eski camilerinden birdir.

634 yılında, Şam'ın Araplar tarafından alınmasından sonra, Roma İmparatoru I. Konstantin zamanından beri Vaftizci Yahya'ya adanmış Hristiyan bazilika, Ebu Ubeyde bin Cerrah'ın gözetimi altında 635 yılında yapıya eklemelerle camiye çevrilmiştir. Yetmiş yıl boyunca aynı yapı hem kilise hem de cami olarak iki dinin ibadethanesi olmuş; Müslüman nüfusun zaman içinde artması sonucu tamamı camiye çevrilmiştir.[1]

Cami, bugün hala korunan Vaftizci Yahya kafası gibi kutsal emanetleri muhafaza eder. Ayrıca cami içerisinde Şiilik için önemli nirengi noktaları vardır. Bunlar arasında I. Yezid tarafından gösterilmek üzere saklanılan Muhammed'in torunu Hüseyin'in kafası yer almaktadır. Caminin kuzey duvarına eklenmiş küçük bir bahçede Selahaddin Eyyubi'nin türbesi bulunmaktadır.

Orijinal planıyla günümüze kadar gelebilmiş olan Şam Emeviye, enine gelişme gösteren, mihrap önü kubbeli plan tipine sahiptir. Yapımından sonra kurulan tüm İslam devletlerinde cami mimarisine model olmuş ilk yapıdır.[1] Cami mimarisine birçok yenilik katmış, hatta çok sonra Anadolu camilerini plan yönünden etkilemiştir.[1]

Caminin bitkisel ve geometrik motiflerle şehir ve bina tasvirlerinden meydana gelen fevkalâde zengin mozaik süslemeleri de sanat tarihi bakımından büyük bir önem taşır.[2] Caminin bir diğer özelliği de İslâm alemindeki ilk umumi helâların burada yapılmış olmasıdır.[2]

  1. ^ a b c Salimi, Amineddin. "İslam Ükelerinde Çağdaş Cami Mimarisi Sorunsalı". Yakındoğu Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Lefkoşa 2013. Erişim tarihi: 1 Ağustos 2016. 
  2. ^ a b Kaynak hatası: Geçersiz <ref> etiketi; tdv isimli refler için metin sağlanmadı (Bkz: Kaynak gösterme)