Eminönü ve Troleybüs

Yenicami önlerinde, biri giden diğeri de gelen iki troleybüs… Tamamıyla sessiz, dumandan arınmış, temiz ama otobüse nazaran biraz daha yavaş hareket eden bu arabalardan toplam yüz adet alınmıştı İtalya’dan. Keşke zamanında çok daha fazla alınsalardı ve filoya bunların mafsallı modellerinden de eklenseydi. Meselâ 300 kısa ve 200 de körüklü olmak üzere toplam 500 araçlık dev bir troleybüs parkımız olsaydı ve her iki yakada da hizmet vereydi… 

Fakat, eldeki kısıtlı cereyanlı arabalarla bu hizmet maalesef hep aksak-eksik bir şekilde verilmeye çalışıldı ve Kadıköy-Üsküdar taraflarının bunlarla tanışmasına hiç kısmet olamadı. Tamamı da 1984 Haziran’ına dek Rumeli yakasının seyrüseferinde görev aldı.

Karşı yoldakinin içinde hiç yolcu yok. Anlaşılan 22C işaret sayılı Bebek’in arabası ve son durakta herkesi indirdikten sonra U dönüşünden kıvrılarak, karşı kaldırımdaki transite girecek.

Bize yakın duranın servisiyse belki şunlardan olabilir; Bir Bayazıd ringi veya Suriçi’nden gelen 30 ya da 34. Hatta, henüz daha hareket eden bir Bebek troleybüsü… Ancak Edirnekapı ve Topkapı’ya yolcu taşıyan servislerden biri, yani 84 veya 86 olamaz. Çünkü onlar A terminalinden kalktıktan hemen sonra, üç numaralı vapur iskelesinin önündeki U kavşaktan dönerek Sirkeci yönüne doğru istikametlerini çevirirdi.

Günümüzde artık çoğu unutulup giden markalardan olan Hoover, Persil, Tursil, Grundig ve Job reklâmları troleybüslerin cidarlarını şenlendirmekte… Eski toplutaşıma araçlarının üzerindeki reklâmlar, bu tarz dikdörtgen sac levhalar üzerine rengârenk boyanan dikkat çekici sloganlardan ibaretti.

Yerdeki, kenarı kesik uzun dikdörtgen döşeme taşlarına dikkat… Fahri Atabey döneminde (1968-73 arası) Eminönü’ne, Bayazıd’a, Aksaray’a, Karaköy’e ve Beşiktaş’a bu taşlardan döşeniyor. Bunlar uzunca taşlar olduğu için ortalarından çatlayıp kolayca kırılırdı sık sık ve yağmurlu havalarda aralarından sızarak altlarına su dolardı. Üstten bakılınca da farkedilmezdi bu tuzakları… Ayakkabınız taşın bir yanına basınca satıh tahterevalli gibi hareketlenir, altında sakladığı çamurlu pis suyu sıçratıp yakınınızdakilerin üzerini batırırdı.

Soldaki troleybüsün pantograf yuvasının hemen üzerinden hayal meyal seçilen kemerli geçit, Hünkâr Köşkü’nün altındaki oluktur. Bir zamanlar buradan belediye otobüslerinin geçtiğini biliyor musunuz?