Çakırağa Camii’nin karşısında sırtını sur duvarlarına vermiş çeşme, Berberbaşı Ali Ağa’ya aittir. Not düşelim, Berberbaşı Ali Ağa ve ailesinin mezarları, Alman Başkonsolosluğu’nun arka bahçesindedir. Çeşmenin bugün kayıp olan kitabesinde “Hazreti Sultân Mahmud Efendimizin hâlâ berberbaşısı olan Ali Ağa’nın eser-i hayrıdır, H. 1227 (M.1812-13)” yazıyordu.

Geçen asrın yarına kadar ayakta duran çeşme, daha sonra harabeye yüz tutmuş, kitabesi çalınmış bir haldeydi. Ali Ağa’nın bu çeşmenin inşasında hemen bir yıl sonra Çubuk-Kanlıca arasında yaptırdığı ve kitabesi Keçecizâde İzzet Mehmed’e ait bir başka çeşmesi daha vardır.1

Kesme taştan yapılan çeşmenin süslü bir ayna taşı, dilimli kemer üzerinde kitabesi, onun üzerinde II. Mahmud’un tuğrasını taşıyan bir madalyonu bulunuyordu. 1973 yılında Affan Egemen’in İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri isimli eserindeki fotoğraf dikkate alındığında, çeşmenin bu tarihe kadar sağlam olduğu anlaşılmaktadır.2

Hoca Çakır Caddesi üzerinde bulunan, kitabesi ve Sultan II Mahmud’un tuğrası ile birlikte yarısı yıkılmış olan çeşme aslına uygun olarak restore edilmiştir.


1 Prof. Dr. Mustafa Koç, Revnakoğlu’nun İstanbul’u, c.2, Fatih Belediyesi Kültür Yayınları, 2021.

2 Affan Egemen, İstanbul’un Çeşme ve Sebilleri, Arıtan Yayınevi, 1993.

✶ Medya