Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun Vefatı

1968 yılı Eylül ayında hasta olmasına rağmen bir davet üzerine Erzurum’a gitmiş, orada hastalığı daha da artmış, uçakla geriye gönderilmiştir. İlk Yardım Hastanesi’nde 28 Eylül 1968’de prostat kanserinden ölmüştür.  Ölümünün ertesi günü Fatih Camii inde cenaze namazı kılınmış, Edirnekapı Mezarlığında toprağa verilirmiştir. Garip yazgı, dostlarının mezarları başında irticalen yaptığı konuşmalarla ün yapan üstadın mezarı başında pek çok kişi olmasına karşılık hiç kimse ağzını açmamıştır. Yalnızca Hacı Muzaffer Özak, Kadirî usulü bir dua okumuştur.

Mezarının kaybolmaması için dostları Şinasi Akbatu ile Asım Sönmez araştırıcının kişiliğini belirten bir taş diktirmişler, ancak mezarı yapılmamıştır. Yaşadığı müddetçe onun yanında olan bazı dernekler ve kişiler mezarının yapılması gündeme gelince ortadan yok olmuşlardır.

Mezar taşında “Hû Kâffe-i turûk-ı aliyye erbâb-ı meclûbundan olup ömrünün 40 yılını İstanbul mezarları ve tekâyâsını araştırmakla geçirip neşredemediği İstanbul Tekkeleri Tarihi’nin müellifi şair, edip, natuk, hatîp, nükteperdâz, rind, derbeder, muharrir, münekkid, müverrih, aktör, Üstâd Cemâleddin Server Revnakoğlu burada medfundur. Ruhu şâd u handân ola.

Bu kitabeyi yazacak taşçı ustası “Taşınız küçüktür, hepsi sığmaz, yazılar toprak altında kalır” gibi bahanelerle sözünü ettiğimiz ilginç kitabeyi kısaltarak bildiği gibi yazmıştır.

Revnakoğlu nun varisi olmadığından, ardında bıraktığı birkaç parça eşya ve tüm yaşamında oluşturduğu arşivi mahkeme kararı ile hazineye kalır. Evinde bir çömlek içinde, sonradan bulunan 30.000 TL civarındaki para da hazineye gelir kaydedilir. Fakat vefatının akabinde maruz kaldığı vefasızlıklar bununla da kalmadı (E.M.). Kimsesi olmayan Revnakoğlu merhumun mezarı bir zaman sonra başkalarına satıldı, üzerinde başka defin yapıldı, kendi mezar taşı atılarak başkalarının mezar taşı dikildi! Türk irfanın bu son mümessili mezar mezar bütün bir tarihi diriltirken, onun ölüsüne ömrünce çalıştığı Mezarlıklar Müdürlüğü’nün vefası bu oldu.1

Hayatı

27 Mart 1909’da İstanbul’da doğdu. Posta Telgraf Merkez Muhabere müdürlerinden Server Emin Bey’in (Üstünbaş) oğludur. İstanbul’un en eski muhtarlarından olması dolayısıyla “şeyhü’l-muhtârân” lakabıyla tanınan babası Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ileri gelenlerindendi. Sarayda yetiştiğinden “saraylı sultan” diye anılan annesi Çerkez asıllı Şerife Revnak Hanım, II. Abdülhamid döneminde sarayın hazinedar ustası idi.

Cemalettin Server, 1924 yılında Fethiye semtindeki Çandarlı Kara Halil Paşa Numune Mektebi’nin ardından Galatasaray Lisesi’ne girdi. Burada Halit Fahri (Ozansoy), Hasan Âli (Yücel), Refet Avni, Fazıl Ahmet (Aykaç) ve İsmail Habip’in (Sevük) öğrencisi oldu. Bir süre sonra okuldan ayrılıp kendi kendini yetiştirmeye çalıştı.

Çalışma hayatına gazetecilikle başlayan Cemalettin Server’in, Shakespeare’in “Othello” oyununu Türk sahnesinde ilk defa oynayan “Othello Kâmil Rıza”nın sanatından söz ettiği ilk yazısı 1929’da Milliyet gazetesinde yayımlandı. Bu yıllarda tiyatroyla ilgilenen Cemalettin ünlü aktör Naşid ile birlikte “Aynaroz Kadısı”nda sahneye çıktı. Eski Türk temaşa sanatları ve tiyatro tarihiyle ilgili birçok yazı kaleme aldı. Halkevlerinin sahnelediği oyunlarda fahrî rejisörlük yaptı.

Gençlik yıllarından itibaren tasavvuf, tekke ve tarikatlar konusuna büyük ilgi duyan Cemalettin Server, Türk Tarih Kurumu adına 1942’de İstanbul tekkelerinin hazîrelerini dolaşmaya başladı. 1952’de İstanbul Vilâyeti Merkadler Komisyonu üyeliğine seçildi. Bunun yanında İstanbul Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü’nde eski eserler, tarihî arşiv ve kitâbeler uzmanı olarak çalıştı.

Uzun saçları ve çok ağdalı konuşmasıyla tanınan Revnakoğlu’nun tarikat eşyaları ve kitaplarla dolu olan evi hiç evlenmediği ve vârisi olmadığından ölümünden sonra haraç mezat satılmış, tekkeler, tarikat âdâb ve erkânına dair belgelerle şehir tarihiyle ilgili belgelerden oluşan arşivi Abdülbaki Gölpınarlı ve Halil Can’ın gayretiyle Divan Edebiyatı Müzesi (Galata Mevlevîhânesi Müzesi) koleksiyonuna kazandırılmıştır.

Aynı zamanda bir şehir tarihçisi olan Revnakoğlu oldukça ileri bir yaşta askerlik görevini yaptığı Erzurum’a özel bir sevgi duymuş, Hür Söz, Yeni Doğu gazetelerinde, Erzurum Halkevi ve Tarih Yolu’nda Erzurum adlı dergilerde şehrin tarihi, sosyal hayatı ve folkloru üzerine “Erzumiyatçı” imzasıyla makaleler yazmıştır. İstanbul tarihiyle ilgili yazıları Tarih Yollarında, İstanbul ve İstanbul Belediye Mecmuası’nda yayımlanmış, Belediye Mecmuası’ndaki yazıları Türkiye Turing Otomobil Kurumu’nun çıkardığı Belleten dergisinde toplu halde ayrıca basılmıştır.2

Web sitemizde oluşturduğumuz Cemaleddin Server Revnakoğlu teması içeriğinden, kültürel miras, envanter çalışmaları ve araştırmaları hakkında ayrıntılı bilgi almak için, arama menüsünü veya Revnakoğlu’nun İstanbul’u bağlantısını kullanarak ulaşabilirsiniz.3


1 Prof. Dr. Mustafa Koç, Revnakoğlu’nun İstanbul’u, c.1, Fatih Belediyesi Kültür Yayınları, 2021.

2 İslam Ansiklopedisi – Cemaleddin Server Revnakoğlu

2 Kültür Envanteri – Revnakoğlu’nun İstanbul’u

✶ Medya