Kızılbel’deki çalışmalarla eşzamanlı olarak Elmalı/Bayındır köyünün 2,5 km doğusunda, bugün Burunucu olarak anılan mevkide güneybatı-kuzeydoğu istikametinde uzanan dört tümülüs kayıt altına alınmıştır. Literatürde, bulunuş sıralarına göre I-IV arası numaralandırılan tümülüslerden Karaburun II, Kızılbel’den sonra Elmalı Bölgesi’ndeki en iyi araştırılmış mezar odasını oluşturur.

Karaburun II, ellili yaşlarda bir erkeğe, M. J. Mellink’e göre, olasılıkla Karaburun I’deki kadının eşine aittir. Yaklaşık 30 x 4 m ölçüleriyle günümüze ulaşan tümülüs, Kızılbel gibi Kalkolitik Dönem’e ait bir iskân alanı üzerine oturur. Eldeki  veriler, tümülüsün dört aşamalı bir inşa sürecine sahip olduğunu ortaya koymuştur. Buna göre; ilkin beşik çatı ile örtülü taş mezar odası inşa edilmiş ve üzeri belli bir yüksekliğe kadar moloz taşla kapatılmıştır. İkinci evrede mezar odasının iç dekorasyonu ve cenaze merasimi için geçici bir dromos açılır. Törenin gerçekleşmesini izleyen aşamada bu geçici dromos taş ile mezar odası ise toprak, moloz ve kil ile doldurularak tümülüs genişletilip yükseltilmiştir. Son olarak, tümülüsün güney kıyısına dışarıdan görülebilecek nitelikte bir platformun yerleştirildiği tespit edilmiştir. Sadece temel seviyesinde korunan bu platform sembolik bir kapı ve ona eşlik eden yontuculuk ürünleri ile bezenerek anma törenlerine dönük bir teras olarak kullanım görmüştür. Diğer yandan, Karaburun I ile II’nin arasında gerçekleştirilen kazılar, tümülüsün henüz MÖ geç 5. yüzyılda fiziki müdahalelerin odağı olduğunu ortaya koymuştur. M.  J. Mellink, bu tahribatın olasılıkla mezar sahibine dönük bir anılardan silme/hatırasını yok etme, damnatio memoria, çaba – sını gösteriyor olabileceğini not etmiştir. Her halükârda, mezar odası içinde ele geçen bir kandil parçası, mezarın Roma Dönemi’nde soyularak tahrip edildiğinin belgelenmesini mümkün kılmıştır. Bu süreç 1969 yılında aynı zamanda M. J. Mellink ve ekibinin bölgedeki araştırmaları yoğunlaştırmasına neden olan yasa dışı kazılarla tekrar etmiştir. Tahribatların sonuncu ve mezar odasına en büyük hasar vereni ise, ne yazık ki 2011 yılında meydana gelir: Bu kez mezar odasının koruma amaçlı kapısı kırılmak suretiyle içerdeki duvar resimleri yerlerinden sökülerek çalınmıştır. Karaburun II, mimari dokusu yanında taş kline, masa ve çokrenkli resimlerle süslü iç düzenlemesiyle d Kızılbel ile ortak özelliklere sahiptir. Bununla birlikte, teknik açıdan resimlerin duvarları örten sıva üzerine işlenmiş olması, farklı bir uygulama tarzını teşkil eder. Yer yer tahrip edilmesine karşın tasvir alanının düzenlemesi; kompozisyonun akıcı ve anlaşılabilir işlenişi ile mor ve beyazla zenginleştirilmiş renk kataloğu Kızılbel’den ayrılan bellibaşlı unsurları oluşturur.

Mezar odasının iç dekarosyonunda üç duvarı çeviren tek bir frizde, farklı ölçeklerde resmedilmiş üç ayrı sahne yer almaktadır. Taş ölü yatağının (kline) arkasındaki ana frizde, mezar sahibi olduğu anlaşılan sakallı bir erkek kline üzerinde uzanır şekilde resmedilmiştir. Figür geniş kollu, rozetlerle süslenmiş Pers tipi bir giysi (kypassis) ile başında ekoseli bir taç taşımaktadır. Eşi olması gereken, gösterişli giysilere sahip yetişkin bir kadın ellerinde taşıdığı kumaş ve alabastron ile birlikte ana figürün başucuna yerleştirilmiştir. Onun arkasında, içki kabı, havlu ve yelpaze taşıyan ikincil figürler hizmete hazır bir şekilde ayakta durmaktadırlar. Güney duvarda, ana sahne ile ters yönde ilerleyen bir savaş frizi bulunur. Burada sekiz asker üçerli gruplar halinde düzenlenmiş ve Yunan giysileri taşıyan düşmanları yenerken resmedilmişlerdir. Sahnenin ortasında yer alan sakallı figür, konum ve tasvir tarzı nedeniyle mezar sahibi olarak deşifre edilir. Nitekim o bu sahnede, atıyla yere düşmüş bir okçuyu ezerken, aynı anda zırhlı bir süvariye saldırır biçimde betimlenmiştir). Kuzeydeki frizde ise her biri bir yaya tarafından çekilen iki binicisiz at; bir çift atın çektiği iki araba ve onlara eşlik eden iki yayanın yer aldığı ekphora sahnesi bulunur. Burada, konvoyun ortasındaki Pers tipi elbiseler, manto (kandys) ve keçe şapka taşıyan sakallı figürün kimliği açık değildir. Onun ölen kişi (mezar sahibi), halefi, akrabası  ya da cenaze merasimi ile görevli bir rahip olabileceğine dair yorumlar bulunur. Mezar odasındaki bir başka tasvir alanı ahşap türdeşlerini taklit eden taş ölü yatağının cephesinde yer alır. Burada, mavi fon üzerinde horoz, tavuk, tasmalı köpek ve bir keklik işlenmiştir. Karaburun II’de karşılaşılan ikonografik unsurlar Kızılbel ’den farklı olarak güçlü bir Pers karakteri sergilemektedir. Ekphora sahnesi  yanında, giysi ve aksesuarlar ile tavuk-horoz gibi ölü kültüne dönük temsiller aracılığıyla kendisine açığa vuran Pers ikonografisine ait unsurlar Karaburun II’yi, Afyon/Tatarlı ve Kütahya/Taşlık tümülüsleri ile yakın ilişki içine sokmaktadır. Bu olgu aynı zamanda mezar sahibinin kimliğine dönük tartışmaları da beraberinde taşımıştır. Araştırma birikimi içinde, onun Pers yaşam tarzını benimsemiş bir Milyas beyi tarafından MÖ 5. yüzyılın ilk çeyreği içinde inşa edilmiş olabileceği konusunda belli bir konsensus bulunur.

Milyas Boyalı Mezar Odaları: Kızılbel, Müğren ve Karaburun II – S. Gökhan Tiryaki

✶ Medya