Dünyadaki Ion düzenindeki dördüncü büyük tapınak olan Sardeis’teki Artemis Tapınağı, akropolisin batı yamaçlarında, Tmolos Dağı’nın aşağısında uzanan antik Paktolos nehir yatağına açılan geniş vadide çarpıcı bir şekilde yükselmektedir. Anadolu’daki diğer iki Artemis tapınağı olan büyük Arkaik/Hellenistik Ephesos ve Menderes Magnesia’sindaki Hermogenes’in eseri Artemis Leukophyrene gibi Sardeis Artemis Tapınağı’nın da cephesi batıya dönüktür. Tapınağın batı ucunda, bir sunağa ait büyük Arkaik kireçtaşı taş blokların işaret ettiği üzere, burası erken dönemlerden beri Artemis’e ait kutsal bir alan olabilir. Daha sonra genişletildiği anlaşılan sunağın kesin tarihi bilinmemekle birlikte, tapınaktan daha eski olduğu açıktır.

Akropolisten aşağı doğru inen bir arazi üzerinde doğu batı doğrultusunda uzanan tapınağın doğu kısmı derine gömüldüğü için daha iyi korunmuştur; sütunlarından ikisi günümüze sağlam gelmiştir. Yapının anlaşılabilir durumdaki hâli ve iyi korunmuş detayları, büyük bir Yunan yapısının inşaat sürecini anlamak açısından önemlidir. Yine de batı ucun tamamı, kuzey ve güney peristyller ve çatı gibi kesimler bütünüyle yok olmuş, değiştirilmiş ya da yarım bırakılmışlardır. Elimizde bir bütün ve birkaç parçalanmış arşitrav bloğu vardır, ama frizden, saçak silmesinden ve alınlıktan hiçbir iz yoktur. Bu durum orijinal tasarımı ve izleyen onarımları anlamayı güçleştirmektedir. Üstelik, Sardeis Artemis Tapınağı alışılmışın dışında bir mimariye sahip olduğundan, geleneksel Yunan tapınak planında bir yere yerleştirmek kolay değildir.

Muhtemelen ön ve arka avlunun ante duvarları arasındaki sütunların da dahil olduğu cellanın inşası Büyük İskender’in ölümünü izleyen yüzyılda ya da daha sonra yakl. MÖ 300-175 arasında tasarlanmış ve geliştirilmiş olmalıdır. Bu süre zarfında tapınağın kullanımda olmasına rağmen, etrafındaki sütun dizileri henüz inşa edilmemişti. Dış sütun sırası, özellikle de doğu ve batıda çıkıntı yapan sundurmalar (pronaos) Roma İmparatorluk Dönemine aittir. MS 2. yüzyılın ikinci yarısında cella iki eşit mekâna bölünmüştür. Yapının içinde ve etrafında bulunmuş Antoninus’lar sülalesinden imparatorlar ile yakınlarına ait devasa portrelerin gösterdiği gibi tapınak imparator kültüne adanmıştır. MS 4.yy sonlarına gelindiğinde, Hristiyanlığın gelişi ile terk edilmiş ve güneydoğu köşesine bir kilise inşa edilmiş olan devasa yapı henüz tamamlanmamıştır. Mermer duvarlarına kabaca kazınmış düzinelerce haç, muhteşem pagan tapınağın yeni kullanım amacına uygun hâle getirme çabalarına şahitlik etmektedir. Ancak zamanla, mermer bloklar, döşemeler, sütunlar, saçaklık ya sistematik olarak Bizans şehrinde kullanılmak üzere parçalanmış ya da kireç elde etmek için yakılmıştır. MS 9 ve 10. yüzyıllarda akropolisten gelen toprak kaymaları nedeniyle derine gömülmüştür. Fakat bazı sütunlar üst kısımları, başlıkları ve arşitravları ile birlikte bize sanki “gel bizi kaz, çıkar” dercesine iyi durumda görünüyorlardı. Bunlar 18 ve 19. yüzyıl seyyahları tarafından kaydedilmişlerdir.

Lidyalılar ve Dünyaları – Artemis Tapınağı

✶ Medya

✶ İlgili Yerler