Arslan Baba Türbesi
- Tür: Türbe
- Yüzyıl: 12. yy, 19. yy
- Bölge: Kazakistan, Türkistan
- Durum: Erişilebilir
Arslan Bab Bine’l İlyas Bab, Ahmed Yesevi’nin amcası ve hocasıdır. Arslan Baba Türbesi, Türkistan kentinin 58 km güneyinde ve ünlü Otrar yerleşmesinin yakınında bulunmaktadır. 12. yüzyılda yapılan türbe, 19. yüzyılda büyük oranda yenilenmiştir. Tuğladan yapılan dikdörtgen biçimli cephenin köşelerinde, basık iki minare bulunmaktadır. Ortadaki yüksek eyvan kemerinin sol tarafında iki kubbe bulunmaktadır. Burası türbe kısmıdır. İki odalı olan türbede arkadaki odada, Arslan Baba’nın 4 m uzunluğunda lahdi vardır. Türbenin çevresindeki yapılar onarılmakta ve çevre düzenleme çalışmaları sürdürülmektedir.
Hoca Ahmed Yesevi Külliyesi (Türkistan): Hoca Ahmed Yesevi, 12. yüzyılda Türkler’in yetiştirdiği en büyük düşünür ve bilim adamıdır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmeyen Ahmed Yesevi, 1166-67’de vefat etmiştir. Daha sonra Timur, Türkistan şehrinin içinde Hoca Ahmed Yesevi’nin mezarının olduğu yerde, bugünkü türbe ve kompleksi yaptırmıştır. Kapının bronz halkaları üzerinde 799 (1394-95) tarihi vardır. Binanın yazı kuşağındaki çinide ise 800 (1397) tarihi okunmaktadır. Türbenin mimarı Şirazlı Hoca Hasan’dır. Türbenin giriş cephesi Buhara hükümdarı Abdullah Han tarafından tamamlanmıştır. Türkistan Hükümdarı Kokand Han külliyeyi korumak için 19. yüzyılda sur duvarı yaptırmıştır.
Görkemli taç kapısıyla türbe, Türkistan şehrine yaklaşırken kilometrelerce uzaktan görülmeye başlar, kabaca doğu-batı doğrultusunda uzanan dikdörtgen biçimli yapı üzerinde üç farklı kubbe vardır. Giriş cephesi tuğladan örülen türbenin diğer cepheleri ve kubbeler, mor ve turkuaz renkli çini ve sırlı tuğlalarla bezenmiştir. Doğuya bakan taç kapının her iki yanındaki minarede ezan okuma yerleri olmadığı için, kale burcuna benzemektedir. Eyvanın içinde sivri kemerli iki niş bulunmaktadır. Arka ve batı cephede güzel bir kapı daha bulunmaktadır. 29 m dış çapı ile büyük kubbe, Orta Asya’nın en büyük kubbesini oluşturmaktadır. Sekizgen biçimli kasnağı, yazı kuşağı ile süslenmiştir. Tabanındaki panolar kufi hat ve geometrik desenlerle bezenmiştir. Türbenin dilimli yüksek kubbesi mozaik çini palmetler ve madalyonlarla süslenmiştir. Silindirik kasnağın üst kısmındaki çini bordürler, 50×50 cm’lik levhalarla yapılmıştır. Kasnağı “El Melik Allah” ve içine saklanmış “Ya Muhammed” yazılarıyla bezenen hat kuşatmaktadır. Mescidin kubbesi diğerlerine kıyasla daha küçük ve sadedir.
Büyük kapıdan salona (cemaathane) girilmektedir. Salonda 2 ton ağırlığında ve 2.45 m çapında çok büyük bir kazan durmaktadır. Bu yüzden bu salona kazanlık da denilmektedir. Bronzdan döküm tekniğiyle yapılan kazanın çevresi kufi yazıyla bezelidir. Kaideli ve yuvarlak gövdeli kazan, biçim olarak Anadolu kazanlarından farklıdır. Kazan bu haliyle kurganlardan ortaya çıkarılan ve M.Ö. 5.-3. yüzyıllara tarihlenen bronzdan döküm tekniğiyle yapılmış kaideli kazanlara benzemektedir. Kazanın tutamakları da, döküm tekniğiyle bronzdan yapılmıştır. Aş kazanı olan ve Hoca Ahmed Yesevi’nin yemek dağıttığı bu önemli kazanın benzerine, Türk Dünyası’nda rastlanılmaktadır. Bu yüzden her gün yüzlerce Türk tarafından ziyaret edilen bu kutsal kazana, dualar edilmekte ve adaklar sunulmaktadır.
Türbe odasına doğu ve batıda yer alan her iki kapıdan da girilebilmektedir. Salona açılan kapı pervazındaki işlemeler, ahşap oymalar ve bronz kulplarla bezenmiştir. Türbe odasının duvarlarındaki çiniler, diğer odalardan farklı olarak ördekbaşı yeşilidir. Çinilerin üzerinde yer alan altın suyuyla yapılmış desenler silinmiştir. Ortada tek parça açık yeşil görünümlü serpantin taşından lahit bulunmaktadır. Mescidin mihrabı tümüyle çiniyle kaplanmıştır.
19. yüzyılın sonlarında Rus Generali Çernayev’in türbeyi topa tutmasıyla, güney duvarları ile aşhane tonozları büyük ölçüde tahrip olmuştur. Ancak Rus Çarlığı bu kutsal türbenin Türk Dünyası için dini ve politik önemini çok iyi bildiğinden, tahrip olan yerleri onartmıştır. Türbede 1951-53 yılları arasında Özbekistan, 1970 yılında da Kazakistan hükümeti tarafından küçük çaplı onarım çalışmaları yürütülmüştür. Ancak Türkiye İşadamları Kalkınma Ajansı’nın (TİKA) 1992-2000 yılları arasında yapmış olduğu geniş çaplı restorasyon, Hoca Ahmed Yesevi Külliyesi’nin 600 yıl içinde gördüğü en geniş kapsamlı ve köklü onarımı oluşturmaktadır. Özgün mimarisi ve bezeme öğelerine sadık kalınarak yapılan restorasyon çalışmalarında, çiniler Kütahya’dan getirilmiştir. Külliye’ye zarar veren yer altı suları drenajla çözümlenmiştir. Türbenin doğusundaki Rabia Sultan Türbesi de aynı şekilde onarılmıştır. Külliyeyi çevreleyen surlar, kuleler ve kapılar da özgün biçimine göre restore edilmiştir. Külliye geniş çaplı çevre düzenlemesi çalışmalarıyla birlikte 19-21 Ekim 2000 tarihleri arasında Türkistan’ın kuruluşunun 1500. yılı şenliklerine yetiştirilmiştir. Gerek külliye ve çevresi, gerekse Türkistan şehri tarihinde ilk kez böylesine geniş çaplı onarım çalışmalarına sahne olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin gurur kaynağı olan Hoca Ahmed Yesevi Külliyesi, her gün yüzlerce insan tarafından ziyaret edilerek dualar okunmakta, duvarlarındaki taşlar öpülmekte ve içeride duran kutsal aş kazanına armağanlar sunulmaktadır.1
- KAZAKİSTAN VE KIRGIZİSTAN’DA ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMALARI, Prof. Dr. Oktay Belli ↩︎