Bu yerleşme birimi önündeki adada yer alan küçük kaleden ilk defa 1409’da söz edilir. Asıl Eflak toprağındaki büyük kale Çelebi Mehmed tarafından değil Eflak Voyvodası I. Mircea (cel Bătrân / Koca Mircea, 1386-1418) tarafından yaptırıldı. Hatta inşaatın masraflarının tuz satışıyla sağlandığı rivayet edilir. Bu kale son araştırmalara göre 1417’de değil 1420’de Osmanlılar’ca ele geçirildi. Dobruca da aynı yılda Osmanlı topraklarına katıldı. Ayrıca Tuna’nın sağ kıyısındaki Turnu (Kule/Holovnik) ve Orşova (daha sonra Fethülislâm) ilhak edildi. 1427’de Eflaklılar Giurgiu Kalesi’ni geri aldı. Ancak 853’te (1449) burası tekrar Osmanlı kontrolü altına girdi ve XVI. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı tahrir kayıtlarında yer aldı. Bazı kaynaklara göre ise burada kesin Osmanlı idaresi 952’de (1545) tesis edildi. Yergöğü merkez olmak üzere etraftaki yirmi beş köy dahil edilerek şehir bir kaza haline getirildi. XVI. yüzyılın sonundaki büyük savaşlar sırasında Yergöğü bazı olaylara sahne oldu. 1595 Ekiminde Eflak’tan dönen orduyu takip eden akıncılar burada Eflak Voyvodası Mihal’in baskınına uğradılar.

1659’da Eflak Voyvodası III. Mihnea’nın isyanı sırasında Yergöğü Kalesi ateşe verildi. 12 Eylül 1771’de Ruslar’ın Yergöğü’ne saldırısı buradaki kuvvetlerce önlendi. Küçük Kaynarca Antlaşması’na esas teşkil eden ilk mütareke burada yapıldı. 1787-1792 Osmanlı-Rus ve Avusturya savaşları döneminde Avusturya kuvvetleri 8 Haziran 1790’da Yergöğü’ye kadar indilerse de Osmanlı askerleri tarafından geri püskürtüldüler. 19 Eylül 1790’da Ziştovi Antlaşması öncesi Osmanlı-Avusturya savaşlarını sona erdiren mütareke de burada yapıldı. Bu savaşlar dolayısıyla kaleye büyük önem verildi, kale Tuna savunma hattında belirleyici bir yere sahip oldu. 1789-1790’da esaslı bir tamir gördü (BA, D.BŞM, nr. 5721). Yergöğü 27 Eylül 1810’da Ruslar’ın eline geçti. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı neticesinde Edirne Antlaşması’na göre (2-14 Eylül 1829) İbrâil ve Kule/Turnu ile Eflak Prensliği’ne bırakıldı. Eflak Voyvodalığı ile Osmanlı Devleti arasındaki sınırı Tuna nehri teşkil ediyordu ve Yergöğü askerî istihkâmı tamamen yıktırılmıştı. Bu kale dört köşeli olup çeşitli kapıları vardı ve etrafı hendekle çevriliydi. Kale içinde Çelebi Mehmed Camii bulunuyordu. Evliya Çelebi 1651’de burada 300 askerin bulunduğunu bildirir. Kalenin daha sonra artan stratejik önemi bu sayının artmasını sağladı. 1828-1829 savaşı öncesi sadece topçu sayısı 213’ü buluyordu (BA, KK, nr. 4834). Yergöğü 1854’te Osmanlı-Rus savaşı sebebiyle Osmanlılar için yeniden önem kazandı. Aynı yıl Silistre muhasarasının ardından Ruslar Bükreş’i istilâ ettiler, ancak Yergöğü’nde Osmanlılar’ca bozguna uğratıldılar. Ruslar geri çekilirken Yergöğü’nün depolarını yaktılar.

Kaynak: Yergöğü Maddesi, İslam Ansiklopedisi