Eminönü'nden Akşam Kalabalığı Başlarken

Reşadiye Caddesi üzerindeki Denizyolları antrepolarının henüz daha yıkılıp rıhtımboyuna katılmadığı dönemden bir fotoğraf… Vapurlar şimdilik köprüüstündeki çıkma iskelelerden hareket ediyor. Bir de antrepoların önüne kurulan eğreti yanaşma mahallerine ara ara bağlıyorlar. Köprüde bize en yakın olan eski “1” numaralı ponton iskeledeki pruva direği yay biçimli ve kaptan köşkü yarı ahşap vapur, 1951-52 imalâtı ve köy sınıfı olarak adlandırılan nisbeten küçük ölçekteki teknelerden biri… Üç kardeş olan İstinye, Yeniköy veya Beylerbeyi’nden biri. En fazla 789 yolcu alabiliyorlar. Boğaziçi azimet postalarında sıklıkla sefere veriliyorlar.

Köprüüstündeki römorklu tramvay ise Ortaköy veya Beşiktaş’tan gelen tramvaylardan biri. Çünkü Köprü’yü aştıktan sonra Karaköy’de Voyvoda-Okçumusa yokuşunu tırmanarak Şişhane’ye ulaşan, oradan da Taksim ve daha ötesine devam eden tramvaylara, bayırın dikliği sebebiyle vagon bağlanmıyor. Herbir araç münferit motrisler şeklinde işletiliyor. Ancak, Dolmabahçe-Beşiktaş-Ortaköy taraflarına giden ve yolboyu rakımını koruyan güzergâhlarda arkaya vagon bağlanma geleneği var. Sözkonusu istikametin en uç noktasında yeralıp, yolcusu da buna bağlı olarak daha fazla olan Bebek tramvaylarına ise çifte vagon ekleniyor ve üç arabalık katarlar şeklinde çalıştırılıyor. Eski İstanbul fotoğraflarında şayet üç vagonlu bir tramvay görürseniz, anlayın ki bu muhakkak Bebek’in “22” hat sayılı vasıtalarından biridir.

Açıklardaki yolcu vapurunun bacasından salınan kara dumanlar güçlü rüzgârın etkisiyle eğilerek L şeklini almış halde, Çengelköy yönüne doğru sürüklenmekte. Buradan da anlıyoruz ki, o gün havada duman eğecek nisbette kuvvetli bir Lodos cereyanı hâkim… Tam kafa sersemletecek, baş ağrıtacak cinsinden hem de. Suda Aspirin tabletini eritip içmeden geçirtmez. Kudreti bir derece daha artarsa, deniz üzerinde beyaz köpüklenmeler de başlayacak kısa bir müddet sonra. Şimdilik üç şiddetinin sınırlarını zorlamakta henüz. Ama vapurları da iki yana hafif hafif salıncak gibi sallamaya başlamıştır bile çoktan…

Paltolara, pardösülere bakarsak, kış aylarının başlangıcında yahut nihayetinde bir zamandayız. Ama hava açık, bulut neredeyse yok denecek kadar az. Lodos iyi dağıtmış olmalı. Gölgelerin kontürü keskin ve net. Güneş tam da kış sıcağı yapıyor belki de o saatlerde. Sahi, saat deyince vakit de öğleden sonra üçü geçiyor. Gölgelerin boyutu ve düşüş yönleri birebir mertebelerinde olup, Tophane taraflarına yönünü çevirmiş artık… Öğleden evvelki vakitlerde Eminönü’nde gölgeler bu sefer Fermeneciler-Azabkapı-Kasımpaşa taraflarına doğru döner. Eminönü’nün o meşhur hengâmesine, akşam kalabalıklığına yavaş yavaş geçiş dakikalarını görmekteyiz kadrajın içinde…