Avlusuz oluşunun yanında taç kapısının cephede bir çıkıntı oluşturmaması ve yükselen bir eyvan biçiminde dışarı açılmasıyla Selçuklu dönemine ait bir geç devir eseri olduğu kanaatini uyandırmaktadır. Bu tespitlerden hareketle kervansarayın XIII. yüzyılın sonlarıyla XIV. yüzyılın başlarına tarihlemek mümkün görünmektedir.

Taçkapı, kemerler, kemerlerin binmiş olduğu ayaklar, pencere ve üst aydınlatma bölümlerinin kenarları kesme taştan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı, kuzey-güney yönünde bir yerleşim düzenine sahip olan kervansaray, kapalı avlulu kervansaray plan tipindedir. Giriş eyvanın doğu ve batı kısmında bulunan iki küçük odanın mevcut haliyle işlevi bilinmemekle beraber, hancı odası, mescit veya kervan sahiplerinin dinlenme yerleri olabilir.

Süsleme genelde taç kapıda ve etrafında yoğunlaşmakta, iç mekânda ise kemer ayaklarında çizgisel üslupta ve kazıma tekniğiyle yapılmış, basit geometrik motiflerdir. Kapının etrafında düzgün dikdörtgen kesme taşların üzerine işlenmiş yıldız baklava motifleri, hancı odası ve mescit olduğu düşünülen odaların giriş kapılarının lentolarında geometrik motifler bulunmaktadır. Kapı kemerinin kilit taşının üstünde bozulmuş (kırılmış veya erimiş) bir taş dikkati çekmektedir. Buradaki motifin kartal motifi olduğu düşünülebilir.1

—–

  1. Korkmaz Şen, Elazığ Keban Denizli Köyü Kervansarayı, Bitlis Eren Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 1, 2015. ↩︎
✶ Medya