Keligra Kalesi, Bulgaristan’ın kuzeydoğusunda Karadeniz kenarında Kavarna ile Şabla arasında denize uzanan bir burun üzerindedir. Bu kale, Sarı Saltık’ın bizzat yaşadığı ve faaliyetlerde bulunduğu mekânlardan biridir. Osmanlı dönemi vakıf kayıtlarına göre Keligra Kalesi’nde Sarı Saltık Baba Zâviyesi bulunmaktadır. Evliyâ Çelebi, bu tekkeyle ilgili önemli bilgiler vermektedir: “Bu kutlu tekkenin yapılış sebebi odur ki bizzat Hacı Bektaş-ı Velî, Yesi şehrinde Türk-i Türkân Hoca Ahmed Yesevî’den fakirlik cihazını kabul edip Rum (Anadolu) diyarında post sahibi olmaya izinli ve yetkili olup 370 fukara ve bu Keliğra Saltık Sultan bütün fukaralara ser-çeşme (şeyh) olup Hacı Bektaş-ı Velî ile Anadolu’da Orhan Gâzi’ye gelip Bursa fethinden sonra Hacı Bektaş, Keligra Sultan’ı 70 fukarasıyla Moskof, Leh (Polonya), Çek ve Dobruca diyarlarına gönderip Rum erenleri olmaya izin vermiş… Bu Keligra Sultan Tekkesi’nde, bütün Bektâşî fukaralarıyla sekiz ay, sağlığım düzelinceye kadar can sohbetleri edip kâh müezzinlik ve kâh imâmetlik ederek sağlığımızı düzelttik… Tekkesinde pek çok odaları, yazmeydanı ve kış meydanlarının dört tarafında tertemiz kurban postlarıyla döşenmiş. Her post üzerinde birer marifet sahibi, ilim ve erdem ehli, âlim ve fâzıl canlar vardır. Hepsi ehl-i sünnet ve’l-cemaat mü’min ve muvahhid canlardır. Beş vakit namazlarını mescitlerinde kılar tertip sahipleridir. Yüzden fazla sadık âşıklardır. Hatta hakirden sekiz ay Hafz kıraati üzere Kur’ân-ı Kerîm okudular. Bu tekkenin ve nur dolu türbenin pencerelerinin tamamı denize bakmaktadır. Görmeye değer, ibret verici bir Keykâvûs mutfağı vardır. Asılı bir kubbe gibi duman çeken bacası vardır. Gece ve gündüz devamlı olarak ateş üzerinde nimeti hazırdır. Gelenlere gidenlere nimeti boldur. Hayrat ve gelirleri olmayıp sadaka ve bağışlarla geçinir bir alay yoksulluk içinde kalmış erenlerdir. Aşbazlarında yalın ayak başı kabak cevallâkî, usta güçlü kuvvetli zivinleri var ki her biri ilâhî aşk ile yanıp kâl potasında hâl sahibi olmuşlar, böyle büyük bir tekkedir.”

1800’lerde bölgeye gelen Bıjışkyan, burada bir kale bulunduğunu, içinde bir manastır ve Sarı Saltık adını taşıyan bir Müslüman ziyâretgâhı yer aldığını bildirmektedir. Yaklaşık 100 yıl sonra gelen Hasluck ise zâviyenin tamamen harap hâle geldiğinden bahsetmektedir. Saltık Gâzi’nin buradaki tekkesinden kalan mekânlar günümüzde Aziz Nikola Kilisesi olarak kullanılmaktadır.[1]

Kaynak:

[1]Mehmet Emin YILMAZ. Kiliseye Çevrilen Türk Eserleri 1-2-3 / The Turkish Monuments Converted into Churches 1-2-3 / Genişletilmiş İkinci Baskı, Türkçe-İngilizce, YTB Yayınları Ankara-2023. s.92.