Andriake liman yerleşimi en parlak dönemini Hadrianus Dönemi’nde yaşar. Güney Yerleşim’de inşa edilen Granarium ile birlikte yerleşimin diğer kısımları da genişletilmiştir. Cephesi kuzeye/limana bakar. Sekiz bölümden oluşan çok iyi korunmuş yapı 64,24×38,65 m ölçülerindedir. Batı yöndeki iki oda diğerlerinden yaklaşık 6 m daha kısa tutulmuştur. Duvar yükseklikleri 6,40 m, kalınlıkları ise ortalama 0,80 m’dir. Duvarlar, dışta isodomik içte ise polygonal bloklarla örülmüştür. Cephe boyunca uzanan ve üzerinde ithaf yazıtını da içeren silmeli blok dizisi, aynı zamanda kapı lentosu olarak da kullanılmıştır. Bu blok dizisinde, cephe boyunca değişken aralıklarla yerleştirilmiş konsollar vardır. Orta giriş kapısı üzerinde İmparator Hadrianus ve karısı Sabina’nın büstleri işlidir. Granarium’un yedinci bölümünün cephesinde İsis-Serapis ve Pluton ile grifon bulunmaktadır. Sonradan kazınan ve tahıl deposunun memurlarından birisinin rüyası üzerine yapıldığını anlatan yazıtta, “Herakleon gördüğü rüya üzerine bunu adadı” yazmaktadır. Cephenin doğu ve batısında kare planlı iki mekân yer alır. Her iki mekânın duvarlarında görülen dübel yuvaları, mekân içinde ahşap rafların bulunduğunu gösterir. Raflar ve konumu nedeniyle söz konusu mekânlar depo görevlilerinin kullandığı, kayıtların tutulduğu ofisler olmalıdır. Bu iki ofis boyunca cepheye paralel uzanan 4,20 m genişliğindeki alan, portikostur. İthaf yazıtının bulunduğu blok dizisinde görülen konsollar ile stylobat bloklarındaki izler bu durumu kanıtlamaktadır. Stylobat üzerinde aralıklarla yerleştirilmiş üç adet eşik bloğu dikkati çeker. Ofislerin cephelerinde yer alan ahşap oturtma yuvaları ile söz konusu kapı eşikleri portikosun ahşap parapetlerle kapatıldığına işaret eder. Granarium, ahşap çatıyla örtülüydü. Cephenin doğu ve batısında görülen yarım üçgen alınlıkların, ikinci oda hizasında sonlandığı, kazıda ele geçen bir adet köşe bloğundan anlaşılmıştır. Doğu ve batı duvar üzerinde görülen oldukça büyük hatıl yuvaları, bu yönlerde ikişer odanın yarım üçgen alınlığa sahip bir üst örtüyle örtüldüklerini gösterir. Aralarda kalan odalar ise duvarlar üzerinde kuzey-güney yönelimli üçgen formlu duvar işçiliğinden ve özellikle cephede/kuzey yöndeki geison bloklarındaki eğimli yuvalardan anlaşıldığı üzere, doğu-batı yönelimli bir kırma çatıya sahiptiler. Geison bloklarındaki eğimli yuvalar, kırma çatının saçaklarını oluşturan kirişler için açılmış olmalıydı. Cepheden bakıldığında ikinci oda hizasına dek devam eden kireçtaşı yarım üçgen alınlıklar, salt cephenin üçgen alınlığa sahip olduğunu (yalancı alınlık) vurgulamaya yönelik yapılmış olmalıdır. Granarium’u Likya Uygarlıkları Müzesi’ne dönüştürme amaçlı restorasyonda yukarıdaki bilgilere sadık kalınarak Roma Dönemi aslına uygun ahşap çatı inşa edilmiştir.

Granarium’un doğusundaki, Ticari Agora, Granarium ile aynı yapı programı kapsamında, birbirlerini tamamlayıcı işlevleri nedeniyle aynı dönemde inşa edilmiştir. MS ikinci yüzyılda limanda yaşanan bu yoğunluğun MS dördüncü yüzyılda da sürdüğü Granarium duvarına kazınan yazıttan anlaşılır. Bu durum, kazıda bulunan sikkelerin büyük çoğunluğunun aynı döneme tarihlenmesi ile örtüşür. Andriake’de 2.307 m2 ve Patara’da 1.840 m2 olarak inşa edilen bu büyük granariumlar, Roma’nın Doğu Akdeniz’de limanlara ve de söz konusu kentlere verdiği önemin bir göstergesidir. Bu bağlamda, Mısır’dan Roma’ya tahıl taşıyan yük gemileri kötü hava koşulları ve zorunluluk gerektiren durumlarda, stratejik öneme sahip Andriake ve Patara limanlarına sığınabiliyorlardı. Limanlarda inşa edilen bu dev silolarla, tahıl ve diğer ürünler geçici olarak buralarda korunabiliyordu. Ayrıca, Andriake Limanı’nda görülen tersane ve çekeklerden anlaşıldığı üzere söz konusu limanların sahip olduğu donanım, hububat gemilerinin lojistik hizmet alabilmesine de olanak sağlıyordu. Wörrle, Andriake ve Patara’daki Granariumların, İmparator Hadrianus’un söz konusu kentleri ziyareti çerçevesindeki kişisel düzenlemeleriyle bağlantılı olarak inşa edilmiş olabileceklerini ve de sadece Mısır’dan yapılan tahıl ihracatının güvenliği için değil, ayrıca Likya yaylalarındaki hububatın depolanması için de kullanılmış olabileceklerini düşünür. Andriake’de bulunan ve MS üçüncü yüzyıla ait bir lahitteki yazıttan Horrea’nın MS üçüncü yüzyılda Likya içinde ticaret ve depolama amacıyla kullanıldığı anlaşılır. Lahitte, Aurelius Metrodoros adlı vatandaşın horrearius “ambar şefi” olarak görev yaptığı yazılıdır. Granarium’un dördüncü kapısının sol tarafında, Myra ve Arneai kentlerindeki hububat ölçümüne ilişkin I. Theodosius Dönemi’ne (MS 379–395) ait bir kararname bulunmaktadır. Sidyma kökenli Praefectus Praetorio Fl. Eutolmius Tatianus’un (MS 388–392) adının geçtiği bu yazıt, Andriake’deki Horrea’da tahıl dışında başka malların da depolanmış olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Andriake Horrea’sının yapım tarihi yazıtıyla kesindir: “HORREA IMP. CAESARIS DIVI TRAIANI PARTHICI F. DIVI NERVAE NEPOTIS TRAIANI HADRIANI AUGUSTI COS. III.” Hadrianus’un MS 129–130’da Andriake’ye ziyareti öncesinde gerçekleştirilen imar faaliyetleri çerçevesinde Granarium ile birlikte Agora’nın da inşa edildiği yönündeki görüşler, kazı bulgularıyla da desteklenmiştir. Bugün Likya Uygarlıkları Müzesi’ne dönüştürülen Granarium’un yenileme çalışmalarında, doğu yönden ilk bölümün doğu duvarındaki yıkık kısmının onarılması aşamasında, bu duvarın batıdaki kısa iki oda ile aynı ölçüye sahip olduğu görülmüştür. Mevcut halinden 6 m daha kısa olan bu mekânın doğu duvarı, güneyde köşe yaparak batıya yönelir. Granarium’un batıdaki kısa odalar ile aynı hiza ve ölçüde tasarlandığı, ancak bu uygulamadan henüz inşa aşamasında iken vazgeçildiği, doğu yöndeki ikinci mekân içinde birinci mekândan batıya uzanan duvara ait bir izin bulunmayışından anlaşılmıştır.

Myra’nın Limanı Andriake: Yeni Veriler Işığında Değerlendirmeler, Nevzat Çevik, Süleyman Bulut

✶ Medya