İhlasiye Medresesi 1216 yılında Selçuklular tarafından inşa edilmiştir. Kitabelerden anlaşıldığına göre 1589 yılında Bitlis hanlarından V. Şerefhan tarafından kapsamlı bir onarımdan geçirilmiştir. Döneminin önde gelen bilim merkezlerinden biri olarak kullanılan yapı, Selçuklu mimarisinin klasik estetik özelliklerini günümüze kadar yansıtmaktadır.

Medrese, oldukça geniş bir alan üzerine kurulmuş olup dikdörtgen planlıdır. Ancak kuzey cephesindeki büyük çıkıntı sebebiyle T biçiminde bir görünüme kavuşmuştur. Tamamen kesme taştan inşa edilen yapının güney cephesi, taş işçiliği bakımından diğer cephelerden daha ihtişamlıdır. Köşe kuleleri sayesinde kaleyi andıran bir dış görünüş kazanmıştır. Güneydeki anıtsal giriş kapısı, duvarlardan kırk santimetre daha yüksek tutulmuş, yüzeyi ise kademe kademe daralan bordürlerle çevrelenmiştir. Kapı çevresi geometrik taş oyma süslemelerle bezenmiş, üst kısmında kitabe yerleştirilmiştir. Giriş ile köşe kuleleri arasındaki duvarlarda ikişer pencere açılmış, pencereler arasına ise yarım piramidal çatılı çıkıntılar konulmuştur. Bu görkemli cephenin karşısında doğu ve batı cepheleri daha sade düzenlenmiştir.

İç mekânda simetri dikkat çeker. Girişin arkasında sivri beşik tonozla örtülü küçük bir eyvan bulunur. Orta bölümde dört kenara açılan büyük sivri kemerlerin taşıdığı kubbe yer almaktadır. Sekizgen kasnak üzerine oturan bu kubbenin her kenarında yuvarlak pencereler sıralanmıştır. Kuzey kısmında beşik tonozlu bir eyvan ve onun ardında dışa çıkıntılı bir bölüm yer alır. Yapının üzeri, dönemin diğer örneklerinde olduğu gibi toprak damla kapatılmıştır.

Medresenin bahçesinde Şerefhanoğulları’na ait Veli Şemsettin Ziyareti ile Şerefan ve Üç Bacılar türbeleri yer almakta, bu yapılar bir bütünlük oluşturmaktadır.

Zaman içerisinde Kültür Bakanlığı tarafından restore edilen medrese, bir süre Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermiş, günümüzde ise Kültür ve Turizm İl Müdürlüğü binası olarak kullanılmaya devam etmektedir.

✶ Medya