Ziyaretçiyi Antiokheia’ya yaklaşırken Batı Kapısı karşılar. Augustus Kutsal Alanı’na geçişi sağlayan Propylon’a (anıtsal giriş kapıları) benzer mimari ve plastik anlayışıyla inşa edilen kapı, Michigan Üniversitesi’nin 1920’lerde yaptığı kazılarda ilk kez ortaya çıkmıştır.

Bugün kapının temel seviyesinde görülen ayakları yanında sıralanmış olan parçaları, toplam yapının % 65’ini oluşturmaktadır ve onarım projesi hazırlıkları sürmektedir. Kapı İmparator Hadrianus için, imparatorun İ.S. 129 yılında yaptığı Anadolu ziyareti sırasında kendisi ve karısı Sabina adına yaptırılmıştır.

Roma kentçiliğinde özellikle kolonilerde inşa edilen anıtsal girişler, Roma’nın otoritesini ve askeri gücünü sembolize eden zafer takları şeklinde yapılmış ya da daha sonra eklemelerle zafer taklarına dönüştürülmüşlerdir. Pisidia Antiokheiası’ nın ana giriş kapısı da, üzerindeki Nikeler, silahlar, boğa başları, girlandlar gibi süslemelerle bu anlayışı yansıtmaktadır.

Kapının orta giriş aksında, yaklaşık 7 m. uzaklıkta yarım daire şeklinde bir çeşme havuzu kalıntısı bulunmuştur. Bir kanalın sonunda küçük bir şelale gibi durmakta olan bu su yapısı, kapıyı geçince girilen geniş avlu ortasında bulunmaktadır ve olasılıkla sıcak yaz günlerinde uzaktan gelen yabancılara ve yolculara hoş bir sürpriz yapmak için inşa edilmiştir.

Batı Kapısı geçildikten sonra, akropole doğru Decumanus Maximus caddesinin başlangıcı görülür. Hafif bir meyille yükselen cadde yaklaşık 50 m. sonra tiyatroya ulaşır.

Maalesef yarım daireden biraz geniş, tipik bir Hellenistik Dönem tiyatrosu çok kötü koruna gelmiştir. Cavea (oturma sıraları), diazoma (caveayı ortadan bölen yatay koridor), merdivenler (kerkides), paradoslar (yan girişler), orkestra (koro ve müzisyenlerin bulunduğu yarım daire alan) ve sahne binası hakkında bugünkü haliyle fikir edinebilmek çok zordur. Arundell 1833 yılındaki gezisi sırasında tiyatroyu tanımladığında bile, basamakların çoğunun sökülmüş olduğunu yazmaktadır.

Son yıllarda yapılan kazılar sırasında, caveası yarım daireden daha geniş bir açı yapan tiyatronun cephe genişliğinin yaklaşık 100 metreye ulaştığı anlaşılmıştır. Bu durumda Antiokheia tiyatrosunu 15.000 kişilik Pamphylia Aspendos tiyatrosuyla karşılaştırabiliriz. Tiyatro, Pisidia’nın diğer önemli kentleri olan Sagalassos, Selge ve Termessos tiyatrolarından da büyüktür.

Decumanus Maximus’ tan Cardo Maximus’ un başlangıç noktasına gelindikten sonra Tiberius Alanı’na doğru yaklaşık 75 m. ilerlendiğinde, Tiberius Alanı’nın tam karşısında apsisiyle dikkat çeken yapı topografik konumundan dolayı araştırmacılar tarafından “Merkezi Kilise” olarak adlandırılmıştır. 5. yy. da inşa edildiği düşünülen kilise Latin Haçı şeklinde planlanmıştır.

Tiberius Meydanı, Merkezi Kilise’nin tam karşısında, yaklaşık 11 m. genişliğinde ve 85 m. uzunluğundaki sütunlu caddenin sonunda Propylon merdivenleri kadar devam etmektedir. Propylon ve arkasındaki Kutsal Alan’ a ulaşan iki yanı sütunlu caddenin heykellerle süslenmiş olduğu bulunan heykel altlıklarından anlaşılmıştır.

Robinson’ un kazılarından sonra ne yazık ki, kazılar yarım kalmış ve sahipsiz-korumasız kalan, Tiberius meydanı ile Propylon’ un tüm düzgün blokları 1924 sonrasında Yalvaçlılar tarafından inşaat malzemesi olarak Yalvaç’a taşınmıştır. Kasaba sokaklarında yapılacak kısa bir tur, duvarlarda Augustus Tapınağı, Propylon, Tiberia meydanının ve başka birçok yapının dekoratif parçalarını görmek için yeterli olacaktır.

Ön ve arka yüzlerde dörder Korinth düzenli sütunun taşıdığı masif üst yapısı, üç kemerli girişi ve plastik süslemeleriyle, çağını takip eden dönemlerde Antiokheia’nın Batı Kapısı dahil olmak üzere pek çok yapıya esin kaynağı olan Propylon, Marcus Antonius’ u Actium deniz savaşında yenerek Roma dünyasının tek egemeni olan ve Augustus ünvanı alan Octavianus adına yapılmıştır. Arka plandaki Augustus Tapınağı’na geçişi sağlaması hatta mimari bütünlük içinde olması da bunu göstermektedir. Ayrıca, ünlü Res Gestae Divi Augusti de Propylon kazılarında bulunmuştur.

Antiocheia’nın en etkileyici, en anıtsal yapı kompleksine, Propylon’ un merdivenleri çıkıldıktan sonra ulaşılır.Augustus tapınağıkentin en yüksek noktasında kayaların oyulmasıyla yapılmıştır. Agustus’un ölümünden sonra tanrısallaşması nedeniyle yapılmış olduğu düşülmektedir. Bu durum kentte Augustus’ a karşı olan sevgiyi göstermektedir.

Tapınağın arka kısmında yarım daire şeklinde bir portiko (sütunlu galeri) bulunmaktadır. Burada insanlar muhtemelen kötü havalarda yağmurdan vs. korunmak için bekliyorlardı.

Augustus Tapınağı’ndan Cardo’ ya geri dönülerek, kentin kuzeyine ilerlendiğinde,   Cardo’ nun başlangıcındaki Nympheum’ a (Anıtsal Çeşme Yapısı) ulaşılır. Geniş bir “U” şeklinde planlanmış yapı, su kemerlerinden aktarılan suyu depolayıp düzenleyerek kentin önemli bir bölümüne dağıtmak için yapılmıştır.

Nymheum’ da yapılan kazılarda ancak temel kalıntılarının kaldığı anlaşılmış olup, süslü cephe mimarisinden kalan birkaç mermer parçası, olasılıkla benzerleri gibi sütunlar ve heykellerle süslü olan cephe hakkında fikir vermemektedir ve bugüne dek yapıyla ilgili isim veya tarih verecek herhangi bir yazıt da bulunamamıştır.

Hemen arkasında da, yaklaşık 11 km. uzaktan, Sultan Dağları’ndaki “Suçıktı” kaynağından aldığı suyu kente getiren su iletim sisteminin, oluşturan 800 metrelik su kemerlerinin günümüze ulaşabilen kalıntıları izlenmektedir.

Nymheum’ dan batı yönüne ilerleyip, küçük bir Kilise olan Kuzey Kilisesini geçip, Hamam  yapısına gelinmektedir.

Hamam yapısında Mehmet TAŞLIALAN tarafından yapılan kazılar sonrasında söz konusu yapı Hamam olarak değerlendirilmiştir. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalar, söz konusu yapının Hamam dan ziyade bir Karargah Binası olduğunu göstermektedir. 

Hamam yapısından güney yönüne doğru ilerleyince kentte bulunan en büyük Kilise görünmektedir. 

Antiokheia’nın en önemli yapılarından biri olan, kentin kuzeybatısındaki St. Paul Kilisesi, ilk olarak Arundell tarafından tanımlanmıştır. Arundell’ in yayınladığı plan birçok araştırmacıya kaynak olmuş, ilk kazılar da 1920’lerin başında Robinson ve ekibi tarafından başlatılmıştır. Bina son olarak Yalvaç Müzesi Eski Müdürü Dr. Taşlıalan tarafından 1985-1995 yılları arasında araştırılmıştır.

70×27 m. boyutlarındaki yapı, doğu – batı yönünde uzanmaktadır. (Doğu  kutsal bir yöndür, güneş doğudan doğar) Bazilikal planın tüm ögelerini yansıtan yapı, üç nef ve bir yarım daire apsisten oluşmaktadır. Apsisin dış yüzeyi altıgen duvarla çevrilidir.

Bazilika daha sonraki bir evrede, olasılıkla IV. yüzyıl sonunda değişikliklere uğramış, içi birinci kat seviyesinde tamamen doldurularak, orta nef mozaiklerle kaplanmış ve kuzey tarafta inşa edilen mermer döşemeli avludan girişler verilmiştir

Robinson’un ekibince yürütülen kazılarda ortaya çıkan ve yayınlanan mozaik daha sonra kapanmıştır ve bugün yaklaşık 30 cm. toprak altındadır. Kazı raporlarından ve fotoğraflardan, dörtgen çerçeveli paneller içinde geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiş olduğu öğrenilmektedir.

Orta nefte, apsis içinde olması gereken altara yakın bir yerde, paneller içindeki mozaik yazıtlardan birinde, 381 yılındaki Konstantinopolis Konsili’ nde Antiokheia’yı temsil eden ve Orthodoks mezhebinin kurucularından biri olan Başpiskopos Optimus’ un ismi bulunmaktadır. Bu isim, yapının IV. yüzyıl sonuna tarihlenmesine dayanak oluşturmaktadır. Bu tarih, anıtsal kiliselerin Anadolu’da başlangıç tarihidir. Daha doğrusu, Antiokheia Büyük Bazilikası, Erken Hıristiyanlık kiliselerinin ilk iki örneğinden biridir. Diğer örnek yine bir Antiokheia’ da ama bu kez Oronthes (Asi) nehri kıyısındaki Antiokheia’ da (Hatay) bulunan Daphne bölgesindeki Aziz Babylas Kilisesi’dir.

Kuzey duvarına, merkezdeki 4 m. genişliğinde olmak üzere 3 adet, güney duvarına ise 2 adet kapı açılmıştır. Kuzey girişleri,  L şeklinde portikoyla çevrili bir avluya açılmaktadır. Törensel işlevli avlunun tamamı devşirme malzemeyle yapılmıştır. Avlunun batısında da, yarım daire şeklinde bir vaftiz havuzu ve olasılıkla piskopos konutu olan ancak henüz kazılmamış mozaikli mekânlar bulunmaktadır.

Bazilikanın Pisidia Eyaleti Başpiskoposuna ev sahipliği yapmış olduğu kesindir. Bütün Pisidia’da daha geniş ve görkemli başka bir kilise bulunmamaktadır. Antiokheia Büyük Bazilikası diğer Pisidia Kentlerinde inşa edilmiş Erken Hıristiyanlık kiliseleriyle karşılaştırıldığında, hem en erken hem de en anıtsal kilise olduğu görülmektedir.

323 yılında İstanbul’da toplanan konsülde aziz Paulus’ un ziyaret edip Hristiyanlığı yaydığı yerler Hac merkezi kabul edilmiştir. Bu nedenle Pisidia Antiokheia’ da buluna ST. Paul Kilisesi’ de Hac merkezilerinden biridir. Günümüz Ortodoks mezhebine ait birçok yabancı turist burada ayin yaparak Hac görevlerini yerine getirmektedir.

Yazı Kaynağı: https://isparta.ktb.gov.tr/TR-165309/pisidia-antiokheia-antik-kenti.html

Antakya, Pisidya
Antiocheia, Pisidya'da bulunan harabeler
Kentin Türkiye haritasındaki konumu.
Kentin Türkiye haritasındaki konumu.
Kentin Türkiye haritasındaki konumu.
KonumIsparta, Türkiye
BölgePisidya
Koordinatlar38°18′22″K 31°11′21″D / 38.30611°K 31.18917°D / 38.30611; 31.18917
Türyerleşim
Tarihçe
Kültür(ler)Seleukos, Roma, Bizans, Selçuklu
Sit ayrıntıları
Durumharabe

Antakya, Pisidya (Yunancada Αντιόχεια της Πισιδίας, Latincede Antiochia Caesareia veya Antiochia Caesaria), Türkiye'nin Akdeniz, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin kesiştiği noktadaki Göller Yöresi'nde, tarihi Pisidya ve Frigya'nın sınırında bulunan antik kenttir. Pisidya Antakyası olarak da bilinir. Isparta ilinin modern ilçesi Yalvaç'ın kuzey şeridinde 1 km'lik bir alanı kapsar. Kent, kuzeyindeki 1236 metrelik en yüksek noktası ile bir vadi görünümündedir.