Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Kayseri
- Tür: Kilise
- Kültür: Apostolik, Ermeni
- Yüzyıl: 12. yy, 19. yy
- Bölge: Türkiye, İç Anadolu Bölgesi, Kayseri, Melikgazi
- Durum: Erişilebilir
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Kayseri’de bilinen ilk Ermeni kilisesi olarak 1191 yılında inşa edilmiştir. Surp Krikor adıyla anılan bu ibadethane, 17. yüzyıla kadar varlığını korumuş, 1653 yılında da aynı adla kayıtlarda yer almıştır. Yüzyıllar boyunca çeşitli dönemlerde onarılarak veya yeniden inşa edilerek günümüze kadar ulaşan yapı, Ermeni cemaatinin manevi ve toplumsal yaşamında merkezi bir konuma sahip olmuştur.
19. yüzyılın ilk yarısında harap olan ya da tamamen yıkılan kilise, 1859 yılında yeniden inşa edilmiştir. Bu süreçte Kayseri’nin sevilen esnaflarından Kevork Ağa Mındigyan önemli bir rol üstlenmiş; arkadaşlarıyla birlikte kilisenin tüm ihtiyaçlarını karşılamış, çalışmaları adil ve düzenli bir biçimde yürütmüştür. Pastırma tüccarları, zanaatkârlar ve diğer esnaf kesimi de bu inşa sürecinin başlıca destekçileri olmuştur. Büyük bir gayretle tamamlanan yapı, kısa sürede yeniden ibadete açılmıştır. Kevork Ağa, 1875 yılında vefat ettiğinde kilisenin avlusuna defnedilmiştir.
Kilisede 1903 yılında iç sıva yenilenmiş, süslemeler altın varak kaplama ile zenginleştirilmiştir. Bu dönemde kilisenin iç mekânı daha görkemli bir görünüm kazanmıştır. Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi halkın ibadethanesi olarak kabul edilirken, Surp Asdvadzadzin ve Surp Sarkis kiliseleri daha çok şehrin aristokrat sınıfına hizmet vermekteydi.
I. Dünya Savaşı sonrasında yapı çeşitli onarımlar geçirmiştir. 1919 yılında ise bir hayırsever, 100 altın tutarındaki bağışıyla kiliseye yeni bir çan kazandırmış; bu olay, Vartavar yortusundan önceki bir cumartesi akşamı cemaatte duygusal bir yankı uyandırmıştır.
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, İç Anadolu’daki tek Ermeni kilisesi olmasıyla bölgedeki tüm Hristiyan Ermeni cemaatinin ruhani merkezi konumundadır. 1996 yılında Kayserili Zadig ve Penyamin Toker kardeşlerin katkılarıyla kapsamlı bir yenileme çalışması gerçekleştirilmiş, son olarak 2009 yılında bir kez daha onarımdan geçmiştir. Bu onarımın ardından kilise, Patrik Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan tarafından yeniden ibadete açılmıştır.
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi Vakfı, Fatih Sultan Mehmet Han’ın fermanıyla kurulan İstanbul Ermeni Patrikhanesi’ne bağlı olarak varlığını hayırseverlerin desteğiyle sürdürmektedir.
İstanbul Galata’daki aynı ismi taşıyan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nin Kayseri ile bağı, kilisenin 7 Şubat 1731’deki Büyük Galata Yangını’nda tamamen yanmasından sonra ortaya çıkar. Patrik Hovhannes Golod’un Sadrazam Ali Paşa aracılığıyla Sultan I. Mahmud’dan aldığı fermanla kilise yeniden inşa edilmiştir. Bu yeniden inşa süreci, dönemin ünlü saray mimarı olan Kayserili Sarkis Kalfa tarafından sadece üç ay içinde tamamlanmış ve yapı 10 Mart 1733’te ibadete açılmıştır. Ayrıca tarihçi İnciciyan’ın aktardığına göre kilisenin iç duvar freskleri, ünlü Ermeni fresk ustası Kayserili Parseh’in kardeşi Yesayi tarafından yapılmıştır.
Aziz Krikor Lusavoriç
Aziz Krikor Lusavoriç, 3. yüzyılın sonlarında Ermeni kralını öldüren Parth soylusu Anak’ın oğlu olarak Ermenistan’da dünyaya gelmiş, ailesi yok edilirken hemşiresi tarafından gizlice Kapadokya’ya kaçırılmıştır. Böylece küçük yaşta Kayseri’ye getirilmiş, burada Hristiyan bir çevrede yetişmiş ve Grek kültürüyle şekillenmiştir. 4. yüzyılın başlarında Ermenistan’a yetişkin olarak döndükten sonra Kral Tiridates’i Hristiyanlığa kazandırmış, ülkeyi Hristiyanlaştırmış ve ruhani görevinin meşru kabul edilmesi için yeniden Kayseri’ye giderek 4. yüzyılın ilk çeyreğinde, öğrencisi olduğu Kayseri Episkoposu Aziz Leontios (ö. 337) tarafından Ermenistan’ın ilk resmî ruhani lideri olarak takdis edilmiştir. Leontios’un bu görevlendirmesi, Ermenistan’ın o dönemde Kayseri Metropolitliği’ne bağlı oluşu, Gregory’nin çocukluk ve gençlik yıllarını Kayseri’de Hristiyan eğitimi alarak geçirmesi ve Leontios’un hem Tiridates hanedanıyla hem de erken Hristiyanlık dünyasıyla güçlü bağlara sahip olmasından kaynaklanır. 325 yılındaki İznik Konsili’ne katılmış, Ortodoks ve Katolik Kiliselerince aziz kabul edilen Leontios’un eliyle gerçekleşen bu takdis, Ermeni Kilisesi’nin kurumsal olarak bu dönemde şekillenmesini sağlamıştır. Krikor Lusavoriç, hayatının son yıllarını 4. yüzyılın ilk yarısında Üst Ermenistan’daki Manē Mağarası’nda inzivada geçirerek burada vefat etmiş, naaşı mağaranın yakınlarına defnedilmiştir.