Ankara’da bir hukuk mehktebi açılması konusu Millet Meclisi’nde ilk Kastamonu Milletvekili Abdülkadir Kemali Bey tarafından dile getirilmiştir. 16 Mart 1921’de Abdülkadir Kemali Bey, I. Dünya Savaşı’nda askere gönderildikleri için eğitimleri yarım kalan öğrenciler için Ankara’da Adalet Bakanlığı’na bağlı bir hukuk mektebi açılmasını öngören üç maddelik bir kanun teklifi vermiş; ancak, teklif Maarif Encümeni (Meclis Millî Eğitim Komisyonu) tarafından bina, malzeme ve öğretmen bulunamadığı gerekçesi ile reddedilmiştir.

Osmanlı Devleti’nde hakim-savcı yetiştiren Mekteb-i Kuzzat’ın varlığına son verilmesinin ardından, hakim, müddeiumumi (savcı), icra memuru, zabıt katibi, müstantik gibi adliye memurunun yetiştirilmesi için bir hukuk mektebinin kurulmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu bağlamda 1925 yılında Ankara’da bir hukuk okulu kurma isteği dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bey’in girişimi ile gerçekleştirildi. Mahmut Esat Bey, 1925 yılı Bütçe Kanunu tasarısına, yargıç azlığı gerekçesi ile bir yatılı hukuk okulu açılması için ödenek koydurtmuştu. 23 Şubat 1925 günü Bütçe Kanunu Meclis Genel Kurulu’nda, uzun tartışmalardan sonra dört oyluk farkla Ankara Leyli (yatılı) Hukuk Mektebi’nin açılması kabul edilmiştir. Hakim kadrolarındaki açıkları kapamak üzere kurulan kurum, bir fakülte değil, Adalet Bakanlığı bünyesinde yatılı bir meslek okulu niteliğinde idi ve öğretim kadrosu adliye erkanından oluşuyordu. Mahmut Esat Bey’in olağanüstü çabası olmasaydı böyle bir karar alınamazdı. Adliye Vekili, Ankara’ya hukuk mektebi açılmasına itiraz eden milletvekillerini ikna edebilmek için bütün enerjisini, beceri ve kudretini, tatlı dil ve güler yüzünü kullanmış ve mektebin kurulmasını kişisel çabalarıyla sağlamıştı. Bu nedenle Ankara Hukuk Mektebi’nin kurucusunun Mahmut Esat Bozkurt olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu tartışmalar sırasında Cemil Bilsel, Ankara’da bir hukuk okulu kurulması fikrini şu şekilde ifade etmiştir:

“Merkez-i Cumhuriyette bulunuyoruz. Buranın bir Mekteb-i Hukuka behemehâl ihtiyacı vardır. Yapılacak tedrisattan bu muhit de istifade edecektir, yalnız talebe değil. Dünyanın en güzel inkılâbını yapmış bir memlekette asrın hukukiyatı okunmaz olur mu, efendiler? Biraz da İstanbul’un ettiği istifade kadar Anadolumuz da maariften hissemend olsun…”

Henüz binası, müdürü ve öğretim kadrosu bulunmadığı halde 1925 yılı yaz aylarında okula kayıt için başvuru alınmaya başlandı. Lise, yedi senelik idadi veya bir yükseköğrenim kurumu mezunları veya bir yükseköğrenim kurumunda kayıtlı olanlar sınavsız, lise öğrencisi olanlar veya lise muadili başka kurumlardan mezun olanlar ise oldukça zor bir sınavla okula kabul edildiler. Okula ilk olarak 301 öğrenci kayıt yaptırdı, içlerinden 75 öğrenci yatılı idi.

15 Eylül 1925 tarihinde Mahmut Esat Bozkurt Adalet Bakanlığı’nda okul müfredatının ve yönetiminin belirlenmesi amacıyla Ahmet Ağaoğlu, Yusuf Akçura, Şevket Memadali Bilgişin, Cemil Bilsel, Tevfik Kamil Koperler, Yusuf Kemal Tengirşenk, Süheyp Nizami Derbil, Hasan Saka, Refik Sayfdam, Sadri Maksudi Arsal ve Şükrü Kaya gibi dönemin önemli hukukçularından oluşan bir komisyon oluşturmuştur.

Okul kurulduğu sırada henüz Ankara’da bir üniversite bulunmadığından herhangi bir üniversiteye bağlı değildi bu yüzden “fakülte” adıyla değil “Ankara Adliye Hukuk Mektebi” adıyla kurulmasına karar verildi. 3 yıllık olarak belirlenen okul müfredatında Mecelle’nin okutulmamasına karar verildi. İlk kez Türk Hukuk Tarihi kürsüsü kuruldu, “Usul-u Fıkıh” dersi ise kaldırıldı. Komisyon toplantısında en önem verilen konulardan biri de okulda izlenecek metottu. Gerek bilimsel araştırmada ve gerekse öğretimde tetkik ve tenkit (araştırma ve eleştirme) metodu seçildi. Okulun ilk yıllarında Medeni Hukuk, Cezaiyat, İktisat, İlm-i Mali, Ticaret-i Berriye, Ticaret-i Bahriye, Devletler Umumi Hukuku, Devletler Hususi Hukuku, İdare Hukuku, Hukuk-ı Esasiye, Roma Hukuku ve Mukayeseli Kavanin, Siyasî Tarih ve Hukuk Tarihi kürsüleri bulunuyordu.

Okulda ders verecek hocaların akademik unvanlarının ne olacağı konusu da komisyonda uzunca tartışılmıştır. O dönemde üniversite hocalarına “müderris“ deniyordu. Ancak müderris unvanının medreseyi çağrıştırdığını düşünen Ankara Hukuk Mektebi kurucuları kendilerine bu unvan ile hitap edilmesini istemiyorlardı. Akla gelen bir diğer sıfat “muallim” idi. Ancak İstanbul Hukuk Fakültesi’nde “muallim” unvanının doçentliğe karşılık kullanılmasından dolayı, İstanbul’dan gelen Müderris Cemil Bilsel’in unvanının sanki doçentliğe düşürülmüş gibi algılanabileceği kaygısıyla bu unvan da kabul görmedi. Bu sebeplerle, Ankara Hukuk Mektebi’nin kurucuları ders verilecek kişilere “müderris” yerine “profesör” denmesine karar verdi. Böylece Ankara Hukuk Mektebi’nde öğretimin başlaması ile birlikte “profesör” unvanı Türk yüksek öğretim tarihinde ilk defa kullanılmış ve kelime Türkçeye girmiş oldu.

Mustafa Kemal Paşa, “Profesörler Meclisi” adını alan komisyonun fahri başkanlığına, başvekil İsmet Paşa ise “Türk Hukuk Tarihi fahri profesörlüğüne” getirildi. Mahmut Esat Bey, Meclis Reisi görevini üstlendi ve “İhtilaller Tarihi” dersinin profesörlüğünü üstüne aldı. İstanbul Darülfünun müderrislerinden Cemil Bey, “Reis Vekili” yani fakülte dekan oldu. 11 profesörle eğitim-öğretim hayatına başlayan Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nin öğretim elemanı sayısı zamanla yirmilere çıkmıştır. Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nin ilk yıllardaki kadrosu şu şekildedir.

Ağaoğlu Ahmet Bey (Kars Mebusu) – Hukuku Esasiye Profesörü

Akçuraaoğlu Yusuf Bey (İstanbul Mebusu) – Tarihî Siyasî Profesörü

Bahaeddin Bey (Darülfünun Müderrislerinden) – Hukuku Ceza ve Usulü Cezaiye Profesörü

Tevfik Kâmil Bey (İstanbul Mebusu) – Roma Hukuku Profesörü

Cemal Hüsnü Bey (Gümüşhane Mebusu) – İktisat Profesörü

Cemil Bey (Darülfünun Müderrisi) – Hukuku Düvel Profesörü

Fahri Ecevit – Tıbbi Adlî Profesörü

Refik Bey (Sıhhiye Vekili) – Tıbbi adlî Profesörü

Saraçoğlu Şükrü Bey (İzmir Mebusu) – İktisat-ı Nazarî Profesörü

Şükrü Kaya Bey (Menteşe Mebusu) – İktisat Mezhepleri Profesörü

Şevket Memedali Bey (İş Bankası Hukuk Müşaviri) – Hukuku Ticaret Profesörü

Sadri Maksudi Bey – Türk Hukuk Tarihi ve Hukuk Tarihi Profesörü

Süheyp Nizami Bey (Ziraat Bankası Umum Muamelât Müdürü) – Hukuku İdare Profesörü

Tevfik Kâmil Bey (İstanbul Mebusu) – Roma Hukuku Profesörü

Mahmut Esat Bey (Adliye Vekili) – İhtilâller Tarihi Profesörü

Mazhar Nedim Bey – Deniz Ticareti Profesörü

Mustafa Fevzi Bey (Saruhan Mebusu) – Fıkıh Tarihi Profesörü

Mustafa Şeref Bey (Burdur Meb’usu) – Hukuku idare ve Hukuku Âmme Profesörü

Nusret Bey (Devlet Şûrası Reisi) – Hukuku Hususiyeyi Düvel Profesörü

Veli Bey (Hariciye Hukuk Müşaviri) – Hukuku Medeniye Profesörü

Yusuf Kemal Bey (Sinop Mebusu) – İktisat Profesörü

Sabri Şakir Bey (Hukuk işleri Müdürü) – Usulü Muhakemei Hukukiye Profesörü.

Ankara Hukuk Mektebi 5 Kasım 1925 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (1. Meclis Binası) Genel Kurul Salonu’nda Mustafa Kemal Atatürk tarafından açılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk, Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nin açılışına atfettiği anlamı şu sözlerle dile getirmiştir:

“Cumhuriyetin merkez-i idaresinde bir Hukuk Mektebi açmak vesilesi bugünkü içtimaimizi ihzar etmiş bulunuyor. Bugün şahit olduğumuz, hâdise, yüksek memur ve mütehassıs âlimler yetiştirmek teşebbüsünden daha büyük bir ehemmiyeti haizdir. Senelerden beri devam eden Türk İnkılâbı, mevcudiyetini ve zihniyetini, hayat-ı içtimaiyenin mebnâsı olan yeni esasat-i hukukiyede tesbit ve teyit etmek çaresine tevessül etmiştir… Cumhuriyetin müeyyidesi olacak bu büyük müessesenin küşadında hissettiğim saadeti hiçbir teşebbüste duymadım ve bunu izhar ve ifade etmekle memnunum.”

Açılış konuşmalarından sonra Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nin ilk dersini vermek üzere Hukuku Esasiye Profesörü Ağaoğlu Ahmet Bey Anayasa Hukukuna genel bir giriş yaparak okulun ilk dersini vermiş oldu. Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı 5 Kasım 1925 tarihini hukuk eğitimimizde bir dönüm noktası olarak kabul etmektedir.

Ankara Hukuk Mektebi eski bir kuruluş geleneğini takip etti, Tanzimat döneminde kurulan yüksekokullar ya Maarif-i Umumiye Nezareti’nin, ya da İstanbul Ticaret mektebi örneğinde olduğu gibi Ticaret ve Meadin Nezareti’nin bir-iki odasında kurulur, birkaç sene nezaretin içinde idare ederler, sonra ayrı bir binaya taşınırlardı. Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nin ilk binası iki katlı ahşap bir bina olan ve telgrafhane olarak Kurtuluş Savaşı boyunca önemli görevler üstlenen binadır. Yatılı öğrencileri de barındıran bu binanın, fakülte müdürüne ve diğer fakülte üyelerine ait iki de eklentisi vardır. 5 Kasım 1925 tarihinde okul açıldıktan sonra, telgraf binasının boşaltılması geciktiği için dersler bir ay kadar Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapıldı. Yatılı öğrenciler ise, okulun tadilat hazırlıkları yapılırken bir süre Yahudi Mahallesi’ndeki eski müstantik Mektebi’nde kaldılar. Tadilatlar tamamlanınca, eğitim Meclis binasından telgrafhane binasına; yurtlar da müstantik mektebinden, telgrafhanenin arka sokağında bulunan bir binaya taşındı. Yeni yurdun üst katındaki odalardan biri müdüre, birisi ise kalacak yer bulamayan hocalara ayrılmıştı. Medeni hukuk profesörü Veli Saltıkgil Bey ve ceza hukuku profesörü Baha Kaya Bey ev bulana kadar bu yurtta kalmışlardır. Yeni alınan yurt binası da yatılı 75 öğrenciyi barındırmakta yetersizdi. Bu nedenle binanın avlusuna 2 tane daha kerpiç bina yapıldı.

Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nin ilk yılındaki yatılı öğrencilerden biri olan ve sonradan 1948-1950 yıllarında Fakülte dekanı ve Ankara Üniversitesi Rektörü olarak görev yapacak olan Hüseyin Cahit Oğuzoğlu, yurt binasına yaptırılan bu 2 kerpiç bina ile ilgili olarak şu anısını paylaşır:

“Binalar kışlayı andırıyordu. Yağmur yağdığı zaman yatakların başına şemsiyeler açılır, herkes ıslanmamak için gerekli tedbirlere başvururdu. Burada kalan arkadaşların odalar içerisinde şemsiye açması nedeniyle son derece eğlenceli olaylar yaşanmıştı”.

Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nin ilk öğrencileri birçok yönden tarihe tanıklık etmiştir. TBMM, toplantı salonunu, kütüphanesini, zabıt kâtiplerini, matbaasını bir fakültenin kullanımına tahsis etmiştir. Öğrenciler, gerek eski meclis binasında, gerekse eski Telgrafhane Müdürlüğü binasında öğrenim görürken, TBMM’nin bazı oturumlarını (örneğin 17 Şubat 1926 tarih ve 743 sayılı Türk Kanun-ı Medenisi ile 1 Mart 1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu‘nun görüşmelerini) dinleyici sıralarından izlemişlerdi. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu da TBMM’de kabul edilmeden Ankara Adliye Hukuk Mektebi’nde ders olarak okutulmaya başlanmıştır. 1925 yılı öğrencileri, Atatürk’ün Nutuk adlı eserinin 15-20 Ekim 1927 tarihinde okunduğu sırada TBMM’de hazır bulunmuş ve 6 gün boyunca bu eseri canlı olarak dinlemişlerdi. Mustafa Kemal Paşa da, kuruluşundan itibaren Ankara Hukuk Mektebi’ne son derece önem vermiş, dersleri ve sınavları sık sık izlemiştir. Nitekim Mustafa Kemal Paşa, Sadri Maksudi’nin bir sınavına girmiş, bu sırada sınavdaki öğrencilerden çok sınıfta bulunan hocalar ter dökmüşlerdi. Ankara Hukuk Mektebi’nin ilk öğrencilerinin tanıklık ettiği başka bir tarihî olay da İstiklâl Mahkemeleri’ydi. Yurtta kalan öğrenciler sabah okula giderken Ulus meydanında ve Karaoğlan’da göğüslerinde paftaları, sehpada geceden asılmış kimseleri görüyorlardı.

Tarihçe — Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi

1924 Ankara Haritası’nda yeri tespit edilebilmektedir. 1905 yılında inşa edilmiştir.

✶ Medya

✶ İlişkili Yerler