Kayseri şehir merkezinde bugün yalnızca bir kapı olarak ayakta kalan bu yapı, geçmişte şehrin askeri ve idari dokusunun önemli bir parçasını oluşturuyordu. Kitabesinde yer aldığı üzere, burası “Daire-i Umur-u Alâye”, yani Askerî İşler Dairesi olarak adlandırılmış; Sultan II. Abdülhamid döneminde, hicrî 1309 / miladî 1891–1892 yıllarında inşa edilmiştir.

Nitekim, 1892 yılında Kayseri’yi ziyaret eden Mustafa Remzi Efendi, bu bölgeye dair oldukça canlı bir tablo çizer. Anlatımına göre, kapıdan içeri girildiğinde, bir yanda redif alayları, diğer yanda ise ihtişamlı bir mahkeme binası yer almaktaydı. Yol biraz daha ilerlediğinde ziyaretçileri, Saray Camii, Saray Bahçesi ve son derece zarif bir Millî Kütüphane karşılamaktaydı.

Ancak zamanla bu görkemli yapılar birer birer kaybolmuş, günümüze yalnızca bu kapı ulaşabilmiştir. Bölgenin işlevi değişmiş; meydanın kot seviyesinin biraz altında kalan yapı, ilerleyen yıllarda askerî hastaneye dönüştürülmüş ve uzun bir süre bu şekilde hizmet vermeye devam etmiştir. Yakın tarihe gelindiğinde ise, 1990 yılında, kapının kuzeybatısında yer alan Asker Alma Dairesi yıkılmış; aynı yıllarda eski vilayet binası da ortadan kaldırılarak yerine yeni vilayet binası inşa edilmiştir. Bu dönüşüm sürecinde bölgedeki birçok tarihî yapı da maalesef birer birer yok olmuştur.

Bu noktada dikkat çeken önemli bir ayrıntı da kitabedeki yazıdır: “Daire-i Umur-u Askeriye” ifadesi, İstanbul Üniversitesi’nin ana giriş kapısında da birebir aynı şekilde, sülüs hatla yazılmış olarak karşımıza çıkar.

✶ Medya