Hacı Kasım Çeşmesi
- Tür: Çeşme
- Kültür: Osmanlı
- Yüzyıl: 18. yy
- Bölge: Türkiye, İç Anadolu Bölgesi, Kayseri, Melikgazi
- Durum: Erişilebilir
Hacı Kasım Çeşmesi 1755 yılından önce inşa edilmiştir. Yapı, Kayseri ve çevresinde benzeri bulunmayan ünik bir form sergiler. Çeşme, iç içe iki sivri kemerden oluşmakta olup ön cephedeki dış kemer, bağımsız konumlandırılmış iki sütun tarafından taşınmaktadır. 4.50 m. yüksekliğe, 3.83 m. genişliğe ve 2.33 m. derinliğe sahip olan yapı, mimari ölçüleriyle dikkat çeker. Aşağıdan yukarıya doğru daralan yuvarlak sütunların kaideleri toprağa gömülü durumdadır ve üzerlerindeki başlıklar silmelerle hareketlendirilmiştir. Dıştaki sivri kemerin üzengi taşının alt kısmına yerleştirilen demir gergi çubuğu, yapısal sağlamlığı destekler.
Dış ve iç kemer arasında kalan 0.90 m’lik alan, güney-kuzey yönünde uzanan beşik tonozla örtülmüştür. İçteki ikinci sivri kemer, 0.28 m. derinliğinde bir niş oluşturur ve yekpare taş ayaklara oturmaktadır. Bu kemerin üzengi taşının hemen altından başlayan profilli silme kuşağı, kenarlarda yükselerek tonoz hizasında son bulur. Çeşme nişinde yer alan ayna taşında iki delik bulunmasına rağmen, her ikisi de iptal edilmiştir. Günümüzde çeşme, yeni döşenen su tesisatına bağlanan bir musluk aracılığıyla işlevini sürdürmektedir. Nişin yanlarında bulunan sekiler ise zamanla yükselen zemin dolayısıyla toprağa gömülmüştür.
Süsleme bakımından çeşme oldukça sade bir görünüme sahiptir. Dıştaki kemeri hareketlendiren silme dışında herhangi bir bezeme unsuru bulunmamaktadır. Bununla birlikte, iç içe iki kemerli düzen ve ön cephede bağımsız sütunların taşıdığı sivri kemer, yapıya görsel bir zenginlik kazandırmaktadır. Malzeme kullanımı açısından ön cephede düzgün kesme taş, arka cephede moloz taş ve kitabe kısmında mermer tercih edilmiştir.
Kitabe, içteki sivri kemerin kilit taşı üzerinde yer almakta olup büyük ölçüde tahrip olmuştur. Okunabilen bölümlerinde Hacı Kasım bin Hüseyin adı ve H. 1208 / M. 1793 tarihi yer almaktadır. Bu tarih, eserde gerçekleştirilen bir onarıma işaret etmektedir. Ayrıca arşiv belgelerinden, çeşmenin 1755 yılından önce vakfedildiği anlaşılmaktadır. Daha sonra 1793 ve 1890 yıllarında onarım geçiren çeşme, bu müdahaleler sayesinde günümüze ulaşabilmiştir.