Kayseri Lisesi, 1890 yılında Kayseri’nin tarihî lisesi (sultânî, idâdî) olarak Seyfullah Efendi Konağı’nda açılmıştır. Bugünkü tarihî Kayseri Lisesi binasının birinci katı ise H.1322/M.1904 yılında tamamlanmıştır. Eserin kitabesini Mevlevî Ahmet Remzi Dede (bk. Akyürek) kaleme almıştır. Kitabede iki kıtalık bir şiir bulunmaktaydı. Maalesef bu kitabe bugün yerinde değildir. Ancak şiirin son mısrasında ebced hesabıyla 1322 tarihi verilmekte, böylece yapının 1904 yılında inşa edildiği kesinleşmektedir. Şiirde II. Abdülhamid’in adı zikredilmese de, yapının inşa dönemi onun saltanat yıllarına rastlamaktadır.

Yapı doğu-batı doğrultuda köşelerden çıkıntılı dikdörtgen plan göstermekte olup, güney cephenin ortasında yer alan kapıdan giriş sağlanmaktadır. Bu giriş önünde dört bağımsız sütun ile duvara gömülü başlıklara oturan kemerlerden oluşan revak cephenin en dikkat çekici unsuru olarak öne çıkar. Revak düzenlemesinde kemer kilit taşları ve sütun başlıkları korint tarzı akantüs yapraklı bezemelerle işlenmiş olup, üst bölümde üç pencere açıklığına sahip bir düzenleme üçgen alınlıkla sonlandırılmıştır. Bu tasarımın simetriğinde dairesel çıkıntı yapan bir merdiven sahanlığı yer alır.

İç mekânda doğu-batı doğrultusunda uzanan koridor yapının merkezinde konumlanmıştır. Bu koridorun iki ucunda kapı açıklıkları bulunurken, köşelerde birer derslik, aralarda ise çeşitli yönetim birimlerinin odaları sıralanmıştır. Yapının dış cephesinde yer alan pencereler yuvarlak kemerli biçimde tasarlanmış olup cephe düzeninde uyumlu bir görünüm sağlar. Yapıda süsleme, yalnızca güney cephedeki giriş kapısının önündeki revakta yoğunlaşır. Buradaki sütun başlıkları ve kemer kilit taşlarındaki bitkisel motifler dışında ek bir bezeme unsuru görülmez. İnşasında tümüyle düzgün kesme taş kullanılmış, revak kemerlerinde ise kahverengi taş tercih edilerek cepheye hareket kazandırılmıştır.

Ahmed Nazif Efendi de Kayseri Lisesi’nde okumuştur. İyi bir hattattı ve aynı okulda hüsn-i hat muallimliği yaptı. Arapça ve Farsçaya da hâkimdi. En önemli çalışması, Kayseri’nin eski eserlerini inceleyip korumaya çalışmasıdır. Özellikle yerlerinden sökülüp etrafta dolaşan, tahrip olmuş birçok tarihi eseri Kayseri Lisesi’nde toplayarak şehrin ilk müzecilik faaliyetlerini başlatmıştır. Bu eserler 1929’da Hunat Medresesi’nde açılan Kayseri Müzesi’ne devredilmiştir. Eserleri arasında Mir’at-ı Kayseriye (ilk genel Kayseri tarihi) ve Kayseri Meşhurları (şehirli şahsiyetlerin biyografileri) bulunmaktadır. Ayrıca 1910’da çıkan ilk Türk gazetesi Erciyes’te Kayseri tarihi üzerine makaleler yazmıştır. Bunun yanı sıra İslami ve gayrimüslim sikkelere dayalı bir para koleksiyonu oluşturmuş, ancak büyük kısmı bir düğün sırasında kaybolmuştur. Geriye kalanlardan bazı Kapadokya dönemi gümüş sikkeler ise daha sonra tereke kayıtlarında ortaya çıkmıştır.

✶ Medya