Kayseri Lisesi – Milli Mücadele Müzesi
Kayseri Mekteb-i Sultanisine, Kayseri Mekteb-i İdadisi olarak da bilinir.
- Tür: Müze, Okul
- Kültür: Osmanlı
- Yüzyıl: 20. yy
- Bölge: Türkiye, İç Anadolu Bölgesi, Kayseri, Melikgazi
- Durum: Erişilebilir
Kayseri Lisesi, 1893 yılında Kurşunlu Camii civarındaki Seyfullah Efendi Konağı’nda “Derece-i Ula Mekteb-i Mülkiye İdadisi” adıyla hizmete girmiştir. Üç yıl rüştiye, iki yıl idadî olmak üzere toplam beş yıl süreli bir eğitim verilmekteydi. Öğrenci sayısının hızla artması üzerine, neo-klasik üsluptaki bugünkü tarihî Kayseri Lisesi binasının temeli 1903 yılında atılmış, birinci katı ise H.1322/M.1904 yılında tamamlanmıştır.
Eserin kitabesini Mevlevî Ahmet Remzi Dede (bk. Akyürek) kaleme almıştır. Kitabede iki kıtalık bir şiir bulunmaktaydı; maalesef bu kitabe bugün yerinde değildir. Ancak şiirin son mısrasında ebced hesabıyla 1322 tarihi verilmekte, böylece yapının 1904 yılında inşa edildiği kesinleşmektedir. Şiirde II. Abdülhamid’in adı geçmemekle birlikte, yapının inşa dönemi onun saltanat yıllarına rastlamaktadır.
Okul, 1915 yılında “Sultanî”ye dönüştürülmüş, ikinci katının inşası ise 1916’da tamamlanmıştır. Kurulduğu günden itibaren, Ermeni ve Rumlara yönelik kurulmuş olan Talas Amerikan Okulu ile rekabet içinde olmuştur. Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı, öğrenci sayısının önemli ölçüde azalmasına neden olmuştur. 1921 yılında, Kayseri Sultanîsi Ankara Sultanîsi ile birleştirilerek 12 yıllık tam teşkilâtlı yatılı sultanî hâline getirilmiştir. 1923 yılında, Cumhuriyet’in ilanından sonra okulun adı “Sultanî”den “Lise”ye dönüştürülmüştür. 1935-1936 ders yılında, Kayseri Lisesi kız ortaokulu ile birleştirilmiş, böylece karma eğitim dönemine geçilmiştir. 1959 yılında bünyesinde bir Akşam Lisesi açılmış, ancak bu bölüm 1982 yılında kapatılmıştır. 1994-1995 öğretim yılında okul bünyesinde Yabancı Dil Ağırlıklı bir bölüm açılmış, 2005-2006 yılında ise “Anadolu Lisesi” statüsüne kavuşmuştur.
Yapı doğu-batı doğrultuda köşelerden çıkıntılı dikdörtgen plan göstermekte olup, güney cephenin ortasında yer alan kapıdan giriş sağlanmaktadır. Bu giriş önünde dört bağımsız sütun ile duvara gömülü başlıklara oturan kemerlerden oluşan revak cephenin en dikkat çekici unsuru olarak öne çıkar. Revak düzenlemesinde kemer kilit taşları ve sütun başlıkları korint tarzı akantüs yapraklı bezemelerle işlenmiş olup, üst bölümde üç pencere açıklığına sahip bir düzenleme üçgen alınlıkla sonlandırılmıştır. Bu tasarımın simetriğinde dairesel çıkıntı yapan bir merdiven sahanlığı yer alır.
İç mekânda doğu-batı doğrultusunda uzanan koridor yapının merkezinde konumlanmıştır. Bu koridorun iki ucunda kapı açıklıkları bulunurken, köşelerde birer derslik, aralarda ise çeşitli yönetim birimlerinin odaları sıralanmıştır. Yapının dış cephesinde yer alan pencereler yuvarlak kemerli biçimde tasarlanmış olup cephe düzeninde uyumlu bir görünüm sağlar. Yapıda süsleme, yalnızca güney cephedeki giriş kapısının önündeki revakta yoğunlaşır. Buradaki sütun başlıkları ve kemer kilit taşlarındaki bitkisel motifler dışında ek bir bezeme unsuru görülmez. İnşasında tümüyle düzgün kesme taş kullanılmış, revak kemerlerinde ise kahverengi taş tercih edilerek cepheye hareket kazandırılmıştır.
Ahmed Nazif Efendi
Ahmed Nazif Efendi de Kayseri Lisesi’nde okumuştur. İyi bir hattattı ve aynı okulda hüsn-i hat muallimliği yaptı. Arapça ve Farsçaya da hâkimdi. En önemli çalışması, Kayseri’nin eski eserlerini inceleyip korumaya çalışmasıdır. Özellikle yerlerinden sökülüp etrafta dolaşan, tahrip olmuş birçok tarihi eseri Kayseri Lisesi’nde toplayarak şehrin ilk müzecilik faaliyetlerini başlatmıştır. Bu eserler 1929’da Hunat Medresesi’nde açılan Kayseri Müzesi’ne devredilmiştir. Eserleri arasında Mir’at-ı Kayseriye (ilk genel Kayseri tarihi) ve Kayseri Meşhurları (şehirli şahsiyetlerin biyografileri) bulunmaktadır. Ayrıca 1910’da çıkan ilk Türk gazetesi Erciyes’te Kayseri tarihi üzerine makaleler yazmıştır. Bunun yanı sıra İslami ve gayrimüslim sikkelere dayalı bir para koleksiyonu oluşturmuş, ancak büyük kısmı bir düğün sırasında kaybolmuştur. Geriye kalanlardan bazı Kapadokya dönemi gümüş sikkeler ise daha sonra tereke kayıtlarında ortaya çıkmıştır.
Milli Mücadele Müzesi
İstiklal Savaşı yıllarında, 24 Temmuz 1921’de TBMM’nin hükümet merkezini geçici olarak Kayseri’ye taşıma kararı alması üzerine, lise binası Meclis toplantıları için hazırlanmıştır. Ancak Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasıyla, hükümetin Kayseri’ye taşınması kararından vazgeçilmiştir. 14 Ekim 1924’te, Mustafa Kemal Paşa eşi Latife Hanım ile birlikte çıktığı yurt gezisi sırasında Kayseri Lisesi’ni de ziyaret etmiş, okulun öğrencisi Behçet Kemal’in açılış konuşmasını yaptığı törende bir müsamere sergilenmiştir. Mustafa Kemal Paşa, duyduğu memnuniyetin ifadesi olarak okula bir yağlıboya tablo hediye etmiştir. Daha sonraki yıllarda, Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile İl Millî Eğitim Müdürlüğü arasında yapılan protokol neticesinde, 02 Mayıs 2016 tarihinden itibaren tarihî okul binası “Millî Mücadele Müzesi” olarak ziyarete açılmıştır.
✶ İlişkili Yerler