Yıldırım Beyazıt Camii adıyla da bilinir. Yıldırım Bayezid zamanında (1381-1384) yapılmaya başlanmış, 1401 de tamamlanmış, Kütahya’nın en büyük ve en güzel camisidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferi sırasında Mimar Sinan tarafından tamir edilmiş olan dikdörtgen planlı avlusuz cami, 1893 yılında II. Abdülhamid Han zamanında büyük onarım görmüş ve kubbeli olarak son şeklini almıştır.

Bu Büyük Cami 45X25 metrekarelik bir alanı kaplamaktadır. Kuzeydoğu köşesinde bir minaresi olan caminin üç yönde kapısı vardır. Ana giriş kapısı karşısında sakahane bulunmaktadır. Cami içindeki büyük sütunlar Aızanoı Antik Kenti’nden getirilmiştir. İç kısmında küçük bir şadırvan vardır.Şadırvanın üstüne dört sütunlu müezzin mahfili yapılmıştır. Caminin ana mekânı, altı sütunun desteklediği yan yana iki kubbe ve yanlarda yarım kubbelerle örtülüdür. Caminin yarım kubbeyle örtülü, dışa çıkıntılı mihrabının sağındaki Kâbe tasvirli çini pano görülmeye değerdir.1

Minare kapısı üzerindeki kitabe;

Bu binâyı görcek dedi Sabûhî târîh
Câmi‘-i Yıldırım’a kıldı minâre Mahmûd

Caminin son cemaat yerinden caminin harim kısmına geçişi sağlayan kapının üst
duvarında, yatay kitabe;

Zehî vâlâ ulu cami‘ ki Sultan Yıldırım Hân’ın
Bula rûhı mesûbât bikâ‘u’l-hayrdan te’sîr
Mürûr-ı vaktle muhtâc iken ta‘mîr (ve) termîme
Görüb tekmîlini şimdi cemâ‘at aldılar tekbîr
Du‘âya bir isr bâbında Râgıb yazdı târîhin
Hele oldu ulu câmi‘ kemâl-i hüsn ile ta‘mîr
sene 1223

Son cemaat yerindeki kapının kemer aynalığında yer alan üçüncü kitâbe;

Yıldırım Hân Câmi‘nin2 ta‘mîrine zamm-ı hâ
Târihi yâ eyyühe’n-nâsü’dhulû dâre’n-na‘îm

Son cemaat yerinin batı duvarındaki H. 1227 (M. 1812)
tarihli kitâbe;

Kâmûs-ı ‘ilm ü ‘irfân sâbık re’îs-i zî-şân
Ya‘ni Vahîd-i
4 devrân ‘allâme-i zamâne
Misbâh-ı dîn ü devlet mişkât-ı bezm-i re’fet
Dav’i sirâc-ı himmet bir fazıl-ı yegâne
Muhtârı ‘âkilânın burhânı fâzılânın
Mirsâdı vâsılânın her tavrı ‘âkilâne
Kıldı o zât-ı vâlâ dârü’l-kitâb inşâ
Koydı fünûn-ı şetta lütf itdi tâlibâne
Tahrîr olundı ‘aynı nazmü’l-leâl târîh
Cûd-ı Vahîd Efendi yapdı kitâbhâne
1227

Giriş kapısı üzerindeki kitabe;

İşbu Kütahya Câmi‘in beş yüz sene evvel binâ
İtmiş idi cennet-mekân Sultân Gâzi Bâyezîd
Bin iki yüz yirmi iki sâlinde Sultan Mustafa
Kılmış li-veci’llâh ‘atâ ta‘mirine nakd-ı mezîd
Amma ki olmuş idi heb sakf ü cidârı rahnedâr
Te’yîd-i bünyâna lüzûm oldı bu esnâda bedîd
Emr eyledi ihyâsını ol ma‘bed-i pâkin heman
‘Abdü’lhamîd Hân kim ânın âsâr-ı hayrı bî-‘adîd
Mermer sütun üzre olub tâkı kıbâb ile refi‘
Virdi tenâsüb vaz‘ına hakkâ ki bu tarz-ı cedîd
Hakk bânî-i zi-şânının eyyâm-ı ‘ömr ü şevketin
İtsün ilâ yevmi’l-kıyâm taht-ı hilâfetde medîd
Vâlî iken yazdı Celâl târîh-i cevher-dârını
Kubbeli kıldı ma‘bedi tecdîd-i Hân ‘Abdü’lhamîd
1309 ketebehû İbrâhim Hakkı2

  1. Kültür Portalı ↩︎
  2. Kitabelerin tamamının okunuşu için: Sema Güler, “Kütahya Ulu Cami’nin Hüsn-i Hat Yazıları“, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 68, 251-291; 2021 ↩︎
✶ Medya