1520 yılında Tokat’ın Zile kazasında doğdu. Horasan’dan Zile’ye göç eden, Anadolu’da faaliyet gösteren ilk Halvetî şeyhlerinden ders alan Ebü’l-Berekât Muhammed Efendi’nin oğludur. Adı Ahmed olup esmer olduğundan Kara Şems diye tanınır. İslam Tarihi’nde meşhur olan Üç Şems’ten (Şems-i Tebrizî, Akşemseddin, Şems-i Sivasî) biridir. Şems-i Sânî-İkinci Şems namıyla da anılmıştır.

Öğrenimini Zile, Tokat’ta yaptı, medrese tahsilini İstanbul Sahn-ı Senân Medreselerinde tamamladı ve Zile’ye döndü. Sivas Valisi Hasan Paşa’nın davetiyle, Sivas Meydan Camii’ndeki görevinin yanı sıra bir tekke kurdu. Halvetîliğin dört ana kolundan Şemsî kolunun kurucusudur. İslami İlimleri içeren kitaplarının yanında, birçok manzum eser, gazel ve ilahileri de vardır. Şiirlerinde “Şemsî” mahlasını kullanmıştır.

Son yıllarında, Sultan III. Mehmed’in daveti üzerine, 1596’da Eğri seferine katılmıştır. İstanbul’a geldiğinde III. Mehmed, Hoca Sâdeddin ve İstanbul’un ileri gelenleri tarafından hürmet ve itibar görmüş, Aziz Mahmud Hüdâyî tarafından karşılanarak ve bir süre misafir edilmiştir.

Şemseddin Sivâsî, Sivas’a döndükten kısa bir süre sonra 1597’de vefat etti ve Meydan Camii hazîresine defnedildi. Cenaze namazına 60 bin civarında kişinin katıldığı rivayet edilir. Türbesi, vefatından üç yıl sonra 1600’de inşa edilmiştir. Türbede 13 ismi bilinen on üç kişiden başka, isimleri bilinmeyen çok sayıda kişi medfundur. (Kaynak: İslam Ansiklopedisi)

Türbede ayrıca Sultan Mehmed Reşad dönemine ait iki adet sancak bulunmaktadır.

✶ Medya