Yer altı şehri ilk olarak 1975 yılında tespit edilmiş ve 1991 yılında ziyarete açılmıştır. Kale mevkiinde yer altı yerleşimi dışında pek çok kilise bulunmakta ancak bunların büyük bir bölümü doğal nedenlerle yıkılmıştır. Asıl giriş kapısı yıkılmış olan yer altı şehrine batı yönündeki iki yerden girilebilmektedir. Yer altı şehri oldukça geniş alanlara yayılmış, ancak küçük bir kısmı temizlenebilmiştir. Halen iki katı gezilebilmektedir. Mekânların büyüklüğü, erzak depolarının sayısının ve kiliselerin çokluğu normal bir yer altı yerleşiminden ziyade askeri garnizon ya da manastır olduğunu düşündürmektedir.

Girişten 15 metre uzunluğundaki kavisli koridor vasıtasıyla dikdörtgen planlı geniş bir mekâna ulaşılır. Girişteki 1,5 metre çapında ortası delikli bir sürgü taşı bu mekânın giriş-çıkışının kontrol altına alınmasını sağlamaktadır. Sağ taraftaki nişin içinden aşağıya doğru oyulan ve halk tarafından “zindan“olarak adlandırılan mekânda 3 iskelet bulunmuştur.

Tuvaletin de yer aldığı bu ana mekânın sağ tarafında kiler-mutfak bulunmaktadır. Bu alanın Roma döneminde mezarlık alanı, Bizans döneminde de kiler olarak kullanılmış olması düşünülmektedir. Çünkü bu alandaki nişler yöredeki Roma Dönemi kaya mezarlarındaki ölülerin yatırıldığı nişlerden farksızdır. Ancak daha sonraki dönemlerde bu nişlerin tabanları oyulmuş ve içine erzak konulmuştur.

Ana mekânın sol tarafındaki dar, kavisli ve eğimli bir pasaj vasıtasıyla ikinci geniş mekâna ulaşılır. Yeraltı şehrinin en önemli özelliği diğer yeraltı şehirlerinde pek bulunamayan tuvalete sahip olmasıdır. Yukarıdaki katta olduğu gibi tuvalete “L” biçimindeki bir koridor vasıtasıyla gidilir. (tuvaletlerin “L”  biçiminde olması kokuyu önlemek için olabilir.)

Yeraltında bulunan İki nefli, iki apsisli, beşik tonozlu olan kilisenin narteksi yıkılmıştır.

Kaynak: Nevşehir Valiliği