Ürgüp Camii
- Tür: Cami
- Tema: Kaybolan Kültür Varlıkları
- Kültür: Osmanlı
- Bölge: Türkiye, İç Anadolu Bölgesi, Ankara, Altındağ, Sakarya (Altındağ)
- Durum: Kayıp
Günümüze ulaşmamış Ankara mescitlerindendir. 1924 Ankara Haritası’nda ‘Ürgüp Cami’ olarak kaydedilmiş olan ibadethane, kaynaklarda ‘Ürgüp Mescidi’ şeklinde geçmektedir. Haritada, mescidin ‘Mevlevihane Cadde-i Kebiri’ üzerinde bulunduğu görülmektedir. 1522 yılı Tapu Tahrir Defteri kayıtlarında Hacı Sinan Mahallesi, sonraki yıllarda ise Ürgüp Mahallesi’nde yer aldığı bilinen mescidin, (Dilaver, s.28) günümüzdeki yeri Sakarya Mahallesi sınırları içindedir. Mescidin yerinde, bugün Cumhuriyet İlköğretim Okulu yer almaktadır. Ulucanlar Caddesi takip edilerek okulun bulunduğu alana ulaşmak mümkündür.
Tarihi bilgiler: Mescidin yapımı ile ilgili kitabesi bulunmamaktadır. Mescidi yaptıran kişinin Ürgüp eşrafından Ankara’ya gelerek yerleşen, ‘Ürgübi Mehmet Efendi’ olduğu tahmin edilmektedir. Zamanla Ürgüp’ten gelenlerin mescit etrafında yerleşmeleri ile Ürgüp Mahallesi’nin oluştuğu düşünülmektedir (Dilaver, s.30). 1926 yılında Ürgüp Mahallesi’nin ismi, ‘Nazım Bey’ olarak değiştirilmiştir. 2004 yılında ise mahallelerin birleştirilmesi hakkındaki kanun uyarınca Nazım Bey Mahallesi başka mahallelerle birleştirilerek ‘Sakarya Mahallesi’ adını almıştır. Bu tarihte Ulucanlar Caddesi’nin kuzey tarafında kalan mahalleler Kale Mahallesi, güney tarafında kalan mahalleler ise Sakarya Mahallesi sınırları içinde toplanmıştır.
1530 tarihli 438 numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defterinde, hem Ürgüp Mahallesi hem de Ürgüp Mescidi’ne ilişkin kayıtlar vardır. 1620 yılına ait bir şer’iye sicil kaydında, Ürgüp Mescidi mihrabı için vakfedilen para ile ilgili kayıt bulunmaktadır. 1880 yılı Ankara Salnamesi’nde Ürgüp Mahallesi’nin ve mescidinin isimleri geçmektedir (Dilaver, s.34). Avram Galanti’nin hazırladığı Ankara cami ve mescitlerini gösterir 1890 tarihli listede ve Mübarek Galip’in hazırladığı 1925 tarihli listede de Ürgüp Mescidi’nin yer aldığı görülmektedir (Galanti, s.235 ve Galip, s.20).
Mescidin tarihlenmesi arşiv bilgileri ve mimari stiline göre yapılmıştır. Mübarek Galip, mescidin yapılış tarzı ve nakışlarını dikkate alarak 16. yüzyıl eseri olduğu görüşündedir (Galip, s.30). Arşiv bilgileri de bu yaklaşımı doğrular niteliktedir. Gönül Öney, mescidin ahşap tavanındaki kaset işçiliği ve alçı kalıp mihrap stilini dikkate alarak Ağaçayak ve Hacı Musa Cami ile benzerliğinden hareketle 17. ya da 18. yüzyıla tarihlenebileceğini belirtmiştir (Öney, s.94).
Yıkılış süreci: 1956 yılında eski eser olarak tescil edilen mescidin yanına, 1961 yılında, Cumhuriyet İlkokulu’nun yeni binası yapılmıştır. Cumhuriyet İlkokulu yapılırken bu alanda daha önceden var olan Hamidiye Medresesi’ne ait bina (aynı zamanda Cumhuriyet İlkokulu’nun ilk binasıdır) ile 10 kadar kerpiç ev yıktırılmıştır. Bu dönemde okul yönetiminin talebi üzerine Ürgüp Mescidi’nin de yıkılması gündeme gelmiştir. Yapı eski eser statüsünde olduğu için hukuki bir süreç başlamıştır. Başlangıçta Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü yıkım kararına direnmiş ancak sonradan Milli Eğitim Bakanlığı ile uzlaşma sağlanmıştır. Bunun üzerine 1964 yılında mescidin eski eser niteliğinde olmadığına ilişkin bir karar çıkartılmış ve ahşap tavan göbeği ile alçı kalıp mihrabının korunması kaydıyla yıkılması onaylanmıştır. Bu karar uyarında 1966 yılında mescit yıktırılmıştır.
Yapısal Özellikleri: Uzunlamasına dikdörtgen planlı olan yapı, taş temel üzerine kerpiç duvarlı, ahşap tavanlı ve kiremit çatılı olarak inşa edilmiştir. Minaresi olmayan mescidin, kuzey cephedeki son cemaat yerinin önü açıktır. Son cemaat yerinin ön tarafında ve doğu tarafında 4’er ahşap direk, taşıyıcı olarak kullanılmıştır. Bu bölüm, yarı yükseklikte yapılmış ahşap bir parmaklıkla sokaktan ayrılmıştır. Mescidin batı tarafına bitişik şekilde 1897 yılında medrese binası (Hamidiye Medresesi) yapıldığı için batı tarafı kapalıdır. Harime giriş çift kanatlı, ahşap bir kapıdan sağlanmaktadır. Kapının çiçeklerle süslenmiş bir çerçeve içine alındığı bilinmektedir. Aynı işçilik pencere kenarlarında da bulunmaktadır (Öney, s.94). Mübarek Galip, kapı ve pencere nakışlarını değerlendirirken, “Diğer mescitlerde gördüklerimizin en güzellerindendir. Fakat şimdi bu güzel nakışlardan eser kalmamıştır. Mescidin tamiri sırasında üzerleri boyanmak sureti ile ortadan kaldırılmıştır.” demektedir (Galip, s.30). Mübarek Galip bu nakışların renkli çizimlerini kitabında yayınlamıştır. Harimde giriş kapısının üzerinde ahşap kadınlar mahfili yer almaktadır. Ahşap tavan, kasetleme işçiliği ile karelere bölünmüştür. Tavanın ortasında gösterişli bir tavan göbeği bulunmaktadır. Yeni yapılan minberi ahşaptır. Alçı mihrabının ihmal edilmeyecek bir kıymeti vardır (Konyalı, s.91). M. Yusuf Akyurt’un Ankara Kitabeleri (1942) adlı kitabında mihrap fotoğrafı yer almaktadır.
Kaynak: Cumhuriyet Öncesi Ankara’da Cami ve Mescitler – İbrahim Yavuz İşçen

✶ İlişkili Yerler