Konumu, üzerine yayıldığı alan ve yüzeyinde iri granit bloklara rastlanılmış oluşu sayesinde, Fırtına Tanrısı’na yönelik ibadetlerin merkezi olan ve başkent Hattuşaş’tan iki günlük yürüme mesafesinde bulunan Zippalanda adlı bir diğer önemli Hitit kenti ile ilişkilendirilmiştir. Nitekim baharın gelişini müjdeleyen kutlamalara (AN.TAH.ŞUM) dair metinlerde, Hitit kralının bir ayin gerçekleştirmek üzere başkentten Zippalanda ve Daha Dağı’na yolculuk yaptığı, ardından ise Alişar Höyük ile ilişkilendirilen Ankuwa kentine doğru ilerlediğinden bahsetmektedir. Bu sit alanı ile Hattuşaş’tan eşit mesafe uzaklıkta yer alan Uşaklı Höyük’ün güney sınırlarını çizen heybetli Kerkenes Dağı, konumu itibarıyla yazılı kaynaklarda bahsi geçen Daha Dağı ile örtüşmektedir.

Yürütülen yüzey araştırmaları (2008-2012) ve kazı çalışmaları (2013-2014), bu sit alanının Hitit dönemindeki önemini doğrulamakla kalmayıp, Erken Tunç Çağı’nın sonu (MÖ III. milenyumun sonu) ve Orta Tunç Çağı (MÖ II. milenyumun ilk yarısı) ile Geç Tunç Çağı (MÖ II. milenyumun ikinci yarısı); Demir Çağı (MÖ X-VI yy) ile Geç Roma ve Bizans dönemleri (M.S. II-VI. yüzyıl) arasındaki uzun dönemde yaşananlara dair yeni veriler sunmaktadır. Her durumda, yüzeyde ve akropoldeki kazı çalışmalarında parçalar halinde ele geçirilen altı tabletin de doğruladığı üzere, Uşaklı’nın kentsel gelişiminin Hitit Dönemi ile Geç Tunç Çağı’nda en üst seviyeye ulaştığını söylemek mümkündür.

Uşaklı Höyük Arkeolojik Projesi