Hacettepe Üniversitesi Merkez (Sıhhiye) Kampüsü yapılırken 1960’lı yıllardan başlayarak bölgede bulunan çeşitli yapılar istimlak edilmiştir. Mukaddem Mahallesi 1970’li yıllarda tamamen ortadan kaldırılmış ve 1973 yılında Anıtlar Kurulu’nun aldığı bir kararla caminin yıkılmasına karar verilmiştir. Bölgedeki düzenlemeler sırasında Talatpaşa Bulvarı ile Ahmet Adnan Saygun Caddesi’nin kesiştiği noktaya alt geçit yapılmıştır. ‘Hasırcılar Geçidi’ adı verilen bu yolun yapımı sırasında, geçidin doğu tarafındaki köşesine denk gelen Mukaddem Cami, daha önceden alınmış olan karar uyarınca 1981 yılında yıktırılmıştır.

Cami yıktırılırken başka bir yerde aslına uygun olarak yeniden yapılacağı belirtilmiştir. Bu amaçla kitabesi ve mihrabı Vakıflar Genel Müdürlüğü depolarına kaldırılmıştır. Ancak bugüne kadar yenisi yapılmamıştır. Caminin yeri günümüzde Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüsü (Sıhhiye) içinde, Hasırcılar Geçidi’nin doğu bitişiğinde bulunan, Sağlık Birimleri Fakültesi’nin önüne denk gelmektedir.

Mukaddem Cami’nin ilk binası: Mukaddem Cami’nin ilk binasının giriş kapısı üzerinde yer alan 2 satırlık Arapça kitabesinde, Hicri 854 (Miladi, 1450-1451) yılında, Mehmet Han oğlu Sultan Murad zamanında yapıldığı belirtilmiştir. 1583-1584 tarihli Ankara’nın 1 Numaralı Şer’iye Sicili’nde de Mukaddem Cami ile ilgili bir kayıt bulunmaktadır.

Mukaddem Cami’nin yer aldığı alan, ilk olarak 1935-1940 yılları arasında bölgede yapılan istimlakler ile düzenlenmeye başlanmıştır. Bu yıllarda Ankara Tren Garı’nı Cebeci’ye bağlayan eski yolun genişletilmesine karar verilmiş ve bu konuda çalışmalar başlatılmıştır. 1924 Ankara Haritası’nda ‘İstasyon Caddesi’ adıyla yer alan cadde, Cebeci’ye doğru genişletilerek uzatılmış ve ilk dönemlerde ‘İnönü Caddesi’ adıyla anılmıştır. Bu caddenin günümüzdeki adı Talatpaşa Bulvarı’dır. Talatpaşa Bulvarı açılırken 1930’lu yılların sonlarında Mukaddem Cami tamamen yıkılmıştır.

Mukaddem Cami’nin ikinci binası: Talatpaşa Bulvarı’na ilişkin düzenlemeler tamamlandıktan sonra yıkılan caminin yakınına yeni bir bina inşa edilmiş ve eski camiye ait kitabe ve mihrap yeni binaya monte edilmiştir. İbrahim Hakkı Konyalı, 1941 yılında Mukaddem Cami için, “Şimdi gördüğümüz cami yeni yapılmıştır. Kapısının üstündeki taş kitabesinden başka, eski mabetten hiçbir eser kalmamıştır.” demektedir.

Caminin daha önceki yapıdan taşınmış olan mihrabı, teknik olarak 17.-18. yüzyıla tarihlenmiştir. Bekir Eskici, dönem mihrapları ile yaptığı karşılaştırma sonrası Mukaddem Cami mihrabını 18. yüzyılın ilk yarısına tarihlemiştir. Kalıplama tekniği ile yapılmış olan mihrap nişi etrafında, 3 sıra bordür yer alıyordu. Alınlık kısmında 2 sıra palmet yaprakları ve bunların altında Kur’an’dan ayetlerin yer aldığı dikdörtgen biçimli iki pano yan yana bulunuyordu. Ancak Mukaddem Cami’nin ikinci binası da uzun ömürlü olmamış ve 1981 yılında Hasırcılar Geçidi açılırken yıktırılmıştır. Cami yıkılırken bahçesinde bulunan ve mezar taşı okunamadığı için kimliği kesin olarak tespit edilemeyen bir mezar, biraz ileriye taşınmıştır. Bu mezar bugün bulvarın üzerinde refüjün içinde kalmakta ve ‘Tezveren Sultan Türbesi’ şeklinde adlandırılmaktadır.

Kaynak: Cumhuriyet Öncesi Ankara’da Cami ve Mescitler – İbrahim Yavuz İşçen

✶ Medya