Konya Dış Kale
- Tür: Kale, Sur
- Tema: Kaybolan Kültür Varlıkları
- Kültür: Anadolu Selçuklu, Bizans, Osmanlı, Roma, Selçuklu
- Yüzyıl: 13. yy, 15. yy, ?
- Bölge: Türkiye, İç Anadolu Bölgesi, Konya
- Durum: Kayıp
Konya şehrini çevreleyen Dış Kale’nin (şehir surlarının) ilk olarak ne zaman inşa edildiği, Selçukluların bu surları ne ölçüde ayakta buldukları ve surun Selçuklular Dönemindeki evreleri hakkında kesin bilgiler bulunmamakla birlikte, bu konuda kazı çalışmalarına muhtaç olunmaktadır. Ancak Konya şehrinin parlak bir Roma Dönemi geçirdiği, bu dönemde yol ağı üzerindeki konumu, ticari dokusu ve Hristiyanlığın ilk yıllarında dinî bir merkez olarak önemi göz önüne alındığında, Roma Döneminde şehrin dış kalesinin mevcudiyeti akla gelmektedir. Yine de dış kale surlarının Roma Dönemindeki mevcudiyeti hakkında şimdilik bir şey bilinememektedir. Bizans Döneminde şehrin iç kale dışına taşmış olması, dinî bir merkez olarak önemi, Orta Bizans Dönemine tarihlenen yapıların varlığı, Türk fethinden hemen önce Konya’nın büyük ve önemli bir şehir olarak tasvir edilmesi ve Selçuklular tarafından 1097’de ikinci kez başkent yapılması, ayrıca Konya önlerinde 1101’deki Haçlı Seferi sırasında dış surlara sonuçsuz kalan saldırılar düzenlenmiş olması gibi verilerden hareketle, Bizans Döneminde şehrin bir dış kaleye sahip olduğu anlaşılmaktadır. I. Mesut ile I. Manuel Kommenos arasındaki savaşlar, Danişmentliler ile yapılan mücadeleler ve Bizans’ın sürekli akınları dikkate alındığında, dış kalenin II. Kılıçarslan tarafından tahrip olunduğu düşünülmektedir.
Hamdullah Müstevfi, bu konuda şöyle demektedir:
“Sultan Kılıç Arslan burada yontulmuş taşlardan bir kale ve kalede kendisi için büyük bir eyvan yaptırmıştır. Bu kalenin durumu harabe olmaya yüz tutunca, Alâeddin Keykubad ve ümerası şehrin kalesini yeniden yaptırmışlardır. Hendeğin çukurundan yükselen oldukça büyük bir kale yapılmıştır. Hendeğin derinliği 20 gez, yükseldiği 30 gez, ikisi toplam 50 gezdir. Kalenin çevresi 10.000 adımdan fazladır. On iki kapısı vardır ve her birinin üzerinde kale şeklinde bir köşk vardır.”
İbn Bibi’nin anlatımlarından, Dış Kalenin Sultan Alâeddin Keykubat zamanına ulaşamadığı anlaşılmaktadır. Sultan Alâeddin Keykubat, Konya şehrini başta Moğol tehlikesi olmak üzere düşman saldırısından, sel baskını ve iç tehditlerden, özellikle de etrafındaki aşırı servet sahibi zengin emirlerden korunmak için sağlam bir dış kaleye ihtiyacı olduğunu görerek bunun yapım emrini vermiştir. Bu inşaat faaliyetleri için mimarlar, ustalar ve ressamlar getirilmiş, sultanın emriyle burçların, surların ve kapıların yerleri resmedilmiş, Sultan ise bu çizimleri titizlikle inceleyip düzeltmeler yapmıştır. Ayrıca, devlet ileri gelenlerini kalenin yapımı için teşvik etmiş, yapılan burç ve surlara kendi adlarını vermelerine müsaade etmiştir. Dış kalede 140 beyin yaptırdığı birer burç ile Sultan’ın yaptırdığı dört burç bulunmaktaydı; on iki kapının dördü Alâeddin Keykubat, sekizi emirler tarafından yapılmıştır.
İbn Bibi, Selçukname’sinde (1218) Konya dış kalesinin inşasını ayrıntılı biçimde tasvir eder. Ona göre Sultan, Konya’nın etrafında gezintiye çıktığında şehrin sursuz halini fark edip, “böyle bir şehri hisar süsünden mahrum bırakmak hata olur” diyerek kalenin inşasını emretmiştir. Mimarlar ve usta ressamlar surların ve kapıların yerlerini belirlemiş, Sultan bu çizimleri büyük bir dikkat ve düşünceyle incelemiştir. İnşa masrafları devlet hazinesinden (hassadan) ve emirler arasında paylaştırılarak karşılanmıştır. Dış kale kısa sürede tamamlanmış, Sultan 1221 yılında inşanın bitirildiğini ilan etmiştir.
1255’ten sonra Moğol hükümdarı Baycu, surların bir bölümünü yıktırmıştır. 1276’da Karamanoğlu Mehmet Bey, Konya’yı zapt ederek dış kale kulelerinden yedi tanesini yıktırıp yeniden inşa ettirmiştir. 1277 Cimri Olayı’nda surların iki kapısı ateşe verilmiştir. Osmanlı-Karamanoğulları mücadeleleri sırasında surlar harap olmuş, Fatih Sultan Mehmet’in 872/1467 yılında kaleyi tamir ettirdiğine dair bir kitabe bulunmaktadır. 998/1590 yılında III. Murat döneminde de sur onarımları yapılmıştır. Kale XVIII. yüzyıla kadar işlevini sürdürmüş, ardından önemini yitirip yıkılmaya başlamıştır. XIX. yüzyılda kalenin tımarları dağıtılmış, görevlileri tasfiye edilmiştir. 1834–1835’ten sonra sur taşları yeni yapılara malzeme olarak kullanılmış, 1882’ye gelindiğinde dış kaleden neredeyse hiçbir iz kalmamıştır.
Bugün Konya Kalesi’ne ait mimari parçalar ve kitabelerin bir kısmı İnce Minareli Medrese’de sergilenmektedir. Tarihî kayıtlara göre Dış Kale, Niebuhr’un 1776 tarihli planında düzensiz oval, Şemseddin Sami’ye göre “iki ucu sivri, balık şekli ibraz eden”, Cuinet’e göre ise “kuzeyden güneye uzun, ucu sivri balık görünüşünde” bir plana sahiptir. Surların yaklaşık 5–6 km uzunluğunda, üç metre kalınlığında ve yaklaşık on metre yüksekliğinde olduğu tahmin edilmektedir. Hendeğin genişliği 10–15 metre, üzerinde ahşaptan asma köprüler bulunmaktaydı. Sur duvarları kesme taş kaplama, moloz taş dolgu ve koyu renkli kireç harçla inşa edilmiştir.
Dış Kale, Kapı Camii’nin doğusundan başlayarak kuzeye, İstanbul Caddesi boyunca İsmet Paşa İlkokulu civarından Hapishane Caddesi’ne, oradan Zindankale önünden güneye, ardından Sahip Ata Caddesi ve Havuzlu Meydan üzerinden yeniden Kapı Camii’ne uzanmakta idi. Dış kale kapıları şunlardı: Telli Kapı, Aksaray Kapısı, Debbağlar Kapısı, Ertaş Kapısı, Halkabeguş Kapısı, Ayas Kapısı, Sille Kapısı, Antalya (Meram) Kapısı, Çeşme Kapısı, Yeni (Demir) Kapı, Larende Kapısı ve At Pazarı (Pazar) Kapısı. Evliya Çelebi, Osmanlı Döneminde bu on iki kapıdan yalnızca dördünün açık kaldığını nakletmiştir.