İBB Kültür A.Ş.’nin hazırladığı İstanbul rehberinde “İstanbul’un ortası başlığı”  ile verilen bölümde sütun hakkında da şu bilgiler veriliyor:

“Mimar Sinan, Şehzadebaşı Külliyesi’ni yaparken Eyüp’ten Sarayburnu’na İstanbul’un geometrik merkezini de hesaplaşmıştır. Çeşitli ölçümlerden sonra orta noktanın Şehzadebaşı Külliyesi’ndeki Şehzade Mehmet Türbesi’nin yanına rastladığını belirlemiş ve oraya bir taş dikmiştir. Bu nokta bugün Şehzadebaşı ile Dedeefendi Caddeleri’nin kesiştiği noktadaki Şehzadebaşı Camii’nin dış duvarının köşesine rastlar. Güney ve doğu duvarlarının birleştiği bu noktada altı ve üstü demir millere oturtulmuş, böylelikle dönen yeşil somaki bir mermer sütun bulunmaktadır. Sütun, yol seviyesinin yükseltilmesi ve asfaltın sütunu kapatması sebebiyle artık dönmemektedir.” 

Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde ise “Şehzâde Sultan Mehmed Camii” bölümünde  “Bütün mühendisler, üçgen şekilli olan İstanbul’un ortası; saat, adım ve uzunluk hesabınca bu Şehzâde Camii yeridir ki bu düz geniş vadiye yapılmıştır, tepe üzere değildir.” şeklinde açıklama vardır.

Küfeki taşıyla örülmüş, güney ve doğu çevre duvarlarının kesiştiği köşede yer alan taş, bezenmiş Marmara mermerinden bir başlık altına oturtulmuştur. Kaldırım seviyesinin yükselmesinden dolayı sütun kaidesi görünmemektedir. Ayrıca taşın başlık seviyesi yakın çevresinde kısmi malzeme kayıpları vardır.

Doğal taş sınıfları içerisinde hatalı olarak porfir veya granit olarak tanımlanan taşın asıl cinsi renkli çakılların çimentolaşmasından oluşan pudingtir. Taş, Roma İmparatorluğu döneminde Mısır’daki ocaklardan getirildiği için “Mısır pudingi” olarak tanımlanmıştır. Roma adı “Lapis Hexecontalithos” olan Mısır pudinginin litolojik tanımlaması ise “Metakonglomera”dır.

✶ Medya

✶ İlgili Yerler