Fatih Sultan Mehmed’in fetih ordusuna katılarak başarılar gösteren derviş gazilerden olan Mehmed Efendi o dönem boş olan bu araziye gelerek yerleşmiş ve burada tekkesini kurmuştur. Yeniçeri ocağının bağlı olduğu Bektaşi Tekkesi olarak faaliyetini sürdüren tekke, Sultan 2. Mahmud döneminde yeniçeri ocağının kaldırılması üzerine 1826’da kapatılmıştır. Tekke daha sonra Sultan II. Abdülhamid’in izniyle Nakşibendîlere tahsis edilmiş, 1925’de tekke ve zaviyelerin kapatılmasına kadar açık kalmıştır.[1]

Son defa 1876-1889 arasında, Nakşibendiyye’den Buharalı Şeyh Abdülhakim Efendi tarafından ihya edilmiş olan Akbaba Tekkesi’nin ilk yapısı hakkında bilgi yoktur. Bugüne intikal edebilmiş olan bina ise, ebadı ve mimari programı asgari ölçülerde tutulmuş iddiasız bir zâviye hüviyetindedir. Kâgir bir bodrum üzerinde yükselen ve dış görünüşü itibariyle alelâde bir meskeni andıran bu tek katlı ahşap yapı, ufak bir tevhidhâne ile iki odalık bir harem bölümünden ibarettir. Birçok dikdörtgen pencereyle aydınlanan bu mekânlardan tevhidhânenin girişi bahçe yönünde, hareminki ise cadde üzerinde yer almaktadır. Harem bölümü halen Akbaba (Canfedâ Hatun) Camii’nin imamevi olarak kullanılmakta, metruk olan tevhidhâne ise oldukça harap durumda bulunmaktadır.[2]

—–

1 Ayşenur Karademir, Beykoz, Akbaba Köyünün Sessiz Sedası: Kethüdâ Canfedâ Hatun

2 M. Baha Tanman, TDV İslam Ansiklopedisi – Akbaba Tekkesi

✶ Medya