Zeytinburnu İlçesi, Kazlıçeşme Mahallesi, Zakirbaşı sokakta, Erikli Baba Tekkesi’nin bahçesinde bulunan Eryek Baba’nın büyük mezarında, kitabesiz ve Bizans’tan kalma silindir biçiminde “ikonostasis” adı verilen iki büyük sütun bulunmaktadır. Bu tür büyük mezarlar (baş ucu ile ayak ucu arası 3 m kadar) ve şahideleri, İstanbul’daki sahabe ve Fatih dönemine ait yatırlarda da sıkça rastlanan bir durumdur. Bu itibarla Fatih dönemine ait olması ihtimali kuvvetlidir.

Erikli Baba Tekkesi’nin tarihi Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarına veya İstanbul’un fethine kadar götürülmektedir. Kurucusu kabul edilen Eryek (Erikli) Baba hakkındaki rivayetler bu tarihlere kadar götürülmektedir. İlk rivayete göre Eryek Baba, Orhan Gazi döneminde Horasan’dan Anadolu’ya gelen ve Bursa’nın fethinin ardından Maltepe’deki Osmanlı-Bizans savaşına katılan gazi erenlerdendi.

Bir diğer rivayete göre ise bu zatın asıl ismi Seyyid Muhammed Saineddin olup İstanbul’un fethine iştirak etmiştir. Bir Horasan ereni olduğu anlaşılan Eryek Baba’nın İstanbul’un fethinden sonra Kazlıçeşme’de tekkesini kurduğuna inanılmakta ve bu zatın türbesinin tekkenin bahçesinde olduğu kabul edilmektedir. Eryek Baba ismi Arabi harflerle yazılışının ayrı olması dolayısıyla yanlışlıkla Erikli Baba şeklinde okunmuş ve Erikli Baba olarak kullanılmıştır. Ayrıca bu zatın ismi “Eyrek”, “Erdik” şeklinde de telaffuz edilmiştir.

Ayrıca Eryek (Erikli) Baba’nın Hacı Bektaş Veli’nin ilk halifelerinden olduğu, İmam Musa Kazım soyundan geldiği rivayetler arasındadır. “Eryek” isminin tasavvufta ehl-i beyt sevgisine ulaşmak anlamına geldiği belirtilmektedir. Halk arasında ise, hamile bir kadının canı erik isteyince kış ortasında erik yetiştirmesi kerametine istinaden Erikli Baba’ya bu ismin verildiği söylenmektedir. Balım Sultan ve Otman Baba Erkannamesi’nde, Eryek Baba için İstanbul’un gözcülerinden olduğu ve tekkesinin on iki büyük tekkeden biri olduğu belirtilmektedir.

Hayatı ve kişiliği hakkında menkıbelerden başka bir şey bilinmeyen Eryek Baba’nın Osmanlı Devleti’nin fetih ve kolonizasyon faaliyetlerine katılan Ahî, Kalenderî veya Abdalân zümrelerinden birine mensup gazi-dervişlerden olduğu, ancak daha sonra pek çok benzerindeki gibi tekkesine Bektaşilerin sahip çıktıkları ihtimal dahilindedir.1

1 Yard. Doç. Dr. Fahri Maden, Kazlıçeşme Bektaşi Tekkesi ve Vakfiyesi, Vakıflar Dergisi, 2013.

✶ Medya