Silivri’nin daha sonra Fatih veya Hünkâr Camii olarak bilinecek kilisesini yaptıran veya büyük ölçüde tamir ettirdiği için bânisi (ktetor) olan Alexios Apokaukos’dur.

Silivri’nin Bizans çağına inen diğer büyük kilisesi ise surların içinde bulunuyordu. Selymbria şehir ve kalesinin en büyük kilisesi 1453’te Silivri’nin fethinden sonra Fatih Sultan II. Mehmed vakfı olarak Fatih veya Fethiye adı ile camiye çevrilmiştir Fatih’in gerek Arapça gerek Türkçe vakfiyelerinde, İstanbul’daki hayır eserleri arasında yedinci olarak bu caminin adı görülür, Evliya Çelebi de buradan Hünkâr camii olarak bahsetmektedir. Fatih Camii, Silivri’de Türklerin aşağı şehre yerleşmesi ve kale içini Hristiyanlara bırakması üzerine cemaatsiz ve bakımsız kalmış ve daha geçen yüzyıl ortalarında sahipsiz bir harabe haline gelmiştir.

Kırım savaşı sıralarında 1854 yılında Silivri’den geçen E. Jouve adında Bir Fransız, bu eski eseri harap bir halde gördüğünü yazar. Binanın içinde iki kat halinde yassı, dikdörtgen kesitli payeler ve başlıkları mevcuttur. Bu harap kilisede duvarlarda freskolar bulunduğunu ve üzerlerinde monogramlar (markalar) ile süslü sütun başlıkları sahip olduğunu, Silivri zenginlerinden ve antika koleksiyoncularından A. Stamulis, 1872 de İstanbul Rum Edebiyat Kurumu‘na bildirmiştir.

Fatih Camii, 1920 den sonra tamamen ortadan yok olmuş, uzun süre duran minaresi de yıktırılarak taşları başka yerlerde kullanılmıştır. Bugün arsasının altında pek büyük bir Bizans devri sarnıcı bulunmaktadır. Arsanın üzerinde ise, evvelce kilise içinde olduğu bilinen antik bir lâhdin parçası ile iki sütun gövdesi ve bir başlık görülmektedir.[1]

Yapı günümüzde mevcut değildir.

Kaynakça: 

[1] SEMAVİ EYİCE (1969). TRAKYA’DA BİZANS DEVRİNE AİT ESERLER. Belleten, 33(), 325-358.

✶ Medya