Hacı Bayram-ı Veli Türbesi
- Tür: Türbe
- Tema: UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi
- Kültür: Osmanlı
- Yüzyıl: 15. yy
- Bölge: Türkiye, İç Anadolu Bölgesi, Ankara, Altındağ, Hacı Bayram
- Durum: Erişilebilir
Hacı Bayrâm-ı Velî Türbesi 1947’de Müzeler Genel Müdürlüğü ve Türkiye Anıtlar Derneği tarafından, arkeolog Mahmut Akok’un denetimi altında esaslı bir onarıma tâbi tutulmuş, içindeki ahşap aksam ve kalem işleri tamamen yenilenmiştir. Bu arada türbenin batı yönünde yer alan ve zamanla içi Hacı Bayrâm-ı Velî neslinden gelen postnişinlerin kabirleriyle dolan çatılı giriş bölümü de yıktırılmıştır. İçinde Hacı Bayrâm-ı Velî’nin yanı sıra sekiz kişinin gömülü olduğu asıl türbe kare planlı ve kubbeli bir birimdir. Kurşun kaplı kubbe sekizgen bir kasnak üzerinde yükselir. Kare mekândan kubbeye geçiş mukarnas dolgulu üçgen pandantiflerle sağlanmış, kasnağın içi prizmatik üçgenler kuşağı şeklinde değerlendirilmiştir.
Giriş ve hâcet penceresinin yer aldığı batı cephesi asimetrik tasarımıyla dikkati çeker. Girişi kuşatan dikdörtgen çerçeve üç dilimli bir kemerle taçlandırılmıştır. Gerek bu kemer, gerekse kapının basık kemeri dokuzar taştan meydana gelir. Söz konusu ayrıntılarda üç ve dokuz gibi, birtakım tasavvufî sembolleri ifade eden sayıların kullanılmış olması büyük bir ihtimalle tesadüf eseri değildir. Hâcet penceresi mukarnaslı sövelerle çerçevelenmiş, mukarnasların arasındaki küçük yüzeylere birbirinden farklı yuvarlak rozetler ve yıldız motifleri kondurulmuştur. Bunlardan bazıları, Hacı Bayrâm-ı Velî ile başladığı seyr ü sülûkunu Kadirîye’den Şeyh Hüseyin Hamevî ile tamamlayan İznikli Şeyh Eşrefoğlu Rûmî’nin (ö.1469) tesis etmiş olduğu Eşrefîye kolunda tâc-ı şeriflerin tepesine konulan “Eşrefî gülü”ne çok benzemektedir. Eşrefî gülü yedi dilimli, buradaki ise sekiz dilimlidir. Söz konusu benzerliğin bir tesadüf olmadığını varsaymak mümkündür. Ne var ki, Bayrâmîye’de buna benzer bir gülün olduğuna dair herhangi bir kayda rastlayamadık. Bayrâmî tâc-ı şeriflerinin tepesinde “pul” adı verilen ve içi içe üç daireden oluşan unsur yer alır. Hacı Bayrâm-ı Velî Tübesi’nde -her ne kadar kendisine damat olmuş ve ondan mânevî terbiye almış olsa da- sonuçta başka bir tarîkatta kol tesis etmiş olan bir zâtın alâmeti yer alabilir mi? Ya da Bayrâmî tâc-ı şeriflerinde başlangıçta sekiz dilimli bir gül var mıydı? Bu sorulara cevap verebilmek için konuyu daha derinliğine araştırmak gerekmektedir. Ahşap sandukalardan ön sıradaki dördü diğerlerinden daha yüksek tutulmuştur. Bayrâmî tacıyla donatılmış olan (en soldaki) Hacı Bayrâm-ı Velî’ye aittir. Sandukaların baş uçlarında duran levhalar tekkelerin ve türbelerin kapatılmasını müteakip kaldırılmış, türbede kimlerin gömülü olduğunu bilenler de tarihe malolduklarından, geriye kalan sandukaların aidiyetleri unutulmuştur. Ancak Fuat Bayramoğlu ön sıradakilerden birinin Hacı Bayrâm-ı Velî’nin oğlu Şeyh Ahmed Baba’ya, diğerinin de değerli müritlerinden birine ait olduğunu nakletmiştir. Türbenin içinde görülen kalem işleri 1947 onarımında, Konya Mevlânâ Türbesi ile Bursa Yeşil Câmii’ndeki kalem işleri esas alınmak sûretiyle tamamen yenilenmiştir. Türbenin en ilginç bezeme unsurları, 1932’de Ankara Etnografya Müzesi’ne taşınmış olan ahşap kapı kanatlarıdır. Bunlardan biri giriş bölümüne açılan dış kapıda, diğeri ise türbe harîmine açılan iç kapıda yer almaktaydı. Türbenin mimarisi gibi, II. Murad dönemine ait oldukları anlaşılan dış kapı kanatlarında, düz yüzeyli derin oyma tekniğiyle, 12. ve 13. yüzyıllardaki Selçuklu ahşap oymacılığının özelliklerini devam ettiren bezemeler yapılmış, üstteki dikdörtgen panolar içine, Selçuklu nesihiyle, Hz. Muhammed’e ithaf edilen Arapça bir beytin mısraları yazılmıştır. İç kapıda duran kanatlar ise yalancı kündekârî ve ahşap üzerine kakma teknikleriyle meydana getirilmiş olup son derecede zengin bir işçiliğe sahiptir. II. Murad döneminden ziyade II. Bayezid döneminin özelliklerini sergileyen bu kanatların benzerleri Amasya’da, adı geçen padişahın 1486 tarihli câmiinde görülebilir. Üstte yer alan dikdörtgen panolarda, “Allah dostları için korku ve hüznün söz konusu olmadığını” beyan eden âyetin yer alması çok mânidardır.
Türbeyle çağdaş olduğu anlaşılan kanatların, sonradan eklenen giriş bölümünün kapısında, 15. yüzyıl sonlarına veya 16. yüzyıl başlarına tarihlenebilen kanatların ise türbenin asıl girişi olan iç kapıda yer almaları ancak şöyle açıklanabilir: Büyük bir ihtimalle II. Bayezid döneminde türbenin batısına mâlum giriş bölümü eklendiğinde, türbeyle çağdaş olan kapı kanatları dış kapıya taşınmış, yerlerine yeni yaptırılan kanatlar konmuştur.
Baha Tanman — Hacı Bayram-ı Velî Külliyesi Mimari Özellikleri

