Karaca Ahmet Türbesi
Karacaahmet Sultan Türbesi olarak da bilinir.
- Tür: Türbe
- Kültür: Osmanlı
- Yüzyıl: 18. yy
- Bölge: Türkiye, Marmara Bölgesi, İstanbul, Üsküdar, Zeynepkamil
- Durum: Erişilebilir
Üsküdar’da en çok ziyaret edilen türbelerden biridir. Nuhkuyusu Caddesi ile Gündoğumu Caddesi’nin birleştiği köşededir. Karşısında Fethi Ahmet Paşa Camii, sol tarafında 1154 (1741) tarihli Sa’deddin Efendi sebil, çeşme ve açık türbesi, sol gerisinde halkın yanlış olarak Karacaahmet Sultan’ın atının mezarı dediği, altı sütunlu ve tek kubbeli, Rum Mehmet Paşazâde Nişancı Hamza Paşa’nın açık türbesi vardır.
Türbeye Gündoğumu Caddesi’ne açılan demir bir kapıdan girilir. Kapı üzerinde, dört mısralı şu kitâbe vardır:
Ravza-i feyz-i fütûh-ı Karacaahmed’dir
Gel erenler oku bir Fatiha kıl istimdad
Eyledi zevcesi Fehmiyye Hanım ruhi-çün
Matbah-ı âmire memuru Ziya Bey bünyâd
1283 (1866-67)
Kitâbeden de anlaşılacağı üzere türbe, Saray matbahı memuru Ziya Bey tarafından karısının ruhu için yaptırılmıştır.
Kapının sol tarafında Ziya Bey’in aynı tarihte inşa ettirmiş olduğu sebil vardır.
Kapıdan uzunca bir avluya girilir. Sağ tarafta, mezarlığa açılan bir kapı ve pencereler bulunmaktadır. Sol tarafta ise, sebil odası ve onun arkasında üç kabir mevcuttur. Çimentodan yapılmış bir sandukanın ayak ucuna üç kabir taşı yerleştirilmiştir ki, en eski tarihli olanın kitabesi şudur:
Karacaahmed Sultan ki, kutbü’l-ârifîn idi
Niyaz ile gelüb her subh ü şâm eşiğine yüz sür
Keramet ehlidir evlâdı hem sahib-i nazardır
Ziyaret ile tazim et huzurunda ayağın dür
Berat gicesi öldü ŞEYH Mehemmed didiler tarih
Bu köhne tekkeden el çekdi hem göçdü Mehemmed Dede
…………….
…………….
Sene 1050 (1640-41)
Etrafı demir parmaklıkla çevrili olan bu yerde ki ikinci kabir taşı üzerinde şunlar yazılıdır:
Derviş Halil’in ciğerkûşesi
Merhum ve mağfur Selim Dede
Ruhi-çün el-Fatiha
1156 (1743)
Üçüncü kabrin kitâbesi de şudur:
Merhum ve mağfur
Tekye-nişîn ŞEYH Halil
Ruhi-çün Fatiha
1173 (1759)
Son iki taş baba oğula ait olup baba, oğlu Selim Dede’den 16-17 sene sonra ölmüştür. Her ikisinin üzerinde tarikat sikkeleri vardır.
Bu üç kabir taşının arkasında dikdörtgen, mermer bir kitâbe bulunmaktadır. Türbenin ilk defa yapıldığı sırada kapısı üzerine konulan bu kitâbe, 1866 tarihindeki onarım esnasında yerinden alınarak buraya yerleştirilmiştir. Dört satır halinde hazırlanmış olan onaltı mısralı kitâbe şudur:
Dürretü’t-tâc-ı sâhibetü’l-izz ü atâ
Hazreti Valide Sultan o hayrü’n-nisvân
Karacaahmed gibi sultan-ı veliyyullahın
Merkad-i pâkini ihyâ kılub itdi bünyâd
Eyledi divar-ı cenabına açub hûb bâb-ı şerif
Rûh-ı pâkinden erişe ana her dem feyzâ
Cezbesi çekdi şehinşâh-ı cihânı götürüb
Üstüne hazır ide himmetin anın Rahman
Bundadır üçler ve kırklar yediler rical-i gayb
Yeridir bunda kabul oluna du’alar her an
Ravzasın her ki, ziyared ide hayriyle du’a
İde hem Padişehe sâhibetü’l-hayra du’a
Didi itmamına Asârî dahi tarih
Pâk-ı câ tekyegâh-ı Karacaahmed Sultan
Son mısraın iki tarafına:
“Fî seneti erba’a ve elf temme” diye yazılmıştır ki, 1004 (1595-96) senesinde tamam oldu anlamına gelir.
Şair Asârî’nin yazmış olduğu bu kitâbede Valide Sultan’ın ismi zikredilmemiştir. Türbenin etrafına duvar çekip, güzel bir kapı açtıran Safiye Sultan’dır. Sultan III. Mehmet’in annesi olan Safiye Sultan, Sultan III. Murat’ın başkadınıdır. Kendisi, 10 Kasım 1605 tarihinde vefat ederek Ayasofya Camii önündeki III. Murat Türbesi’ne gömülmüştür. Oğlunun, 27 Ocak 1595 tarihinde tahta çıkması ile Valide Sultan olmuştu.
Cümle kapısının karşısındaki kapıdan türbeye girilir. Burada orta yerde, etrafı bir parmaklıkla çevrilmiş olan büyük bir sanduka vardır. Üzerinde bir tarikat sikkesi, iri tesbihler ve baş tarafında muhtelif boy pirinç şamdanlar ve 24 mısralı bir levha bulunmaktadır. Duvardaki camekânda ise Karacaahmet Sultan’ın hırkası, tesbihleri ve takkesi muhafaza edilmektedir. Çatısı içten kubbelidir.
Türbe, şimdiki şeklini 1866 tarihinde almıştır. Ondan evvelki durumunu kitâbeden az çok anlamaktayız. 1595 tarihine kadar üzerinde sadece bir makam taşının bulunduğu sanılan kabrin etrafı bir duvarla çevrilmiş ve bir de kapı açılmıştır. Çatısı bulunmayan bu açık türbenin kapısı, Nuhkuyusu Caddesi’ne bakıyordu. Çünkü, türbenin sağ tarafındaki mezarlık, 1273 (1856) tarihinde, Mehmet Rüşdü Paşa’nın annesi Fatma Zehra Hanım’ın buraya gömülmesi ile bir kabristan haline gelmiştir.
Türbe son olarak Avni Paşa’nın oğlu Ahmed Fuat Bey tarafından tamir ettirilmiştir.
Kaynak: Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, Sayfa 575