Denizli doğumlu olan Merkez Efendi 16. yüzyıl Osmanlısında mutasavvıf, âlim ve halk hekimi olarak şöhret bulmuştu. Halvetî-Sünbülî şeyhi olan Merkez Efendi, Sünbül Efendi’nin vefâtından sonra Koca Mustafa Paşa’da bulunan tekkede hocasının yerine yirmi üç yıl meşihatı sürdürmüştü. 959/1552 yılında vefatından sonra İstanbul sur dışına kendi adına yaptırmış olduğu tekkenin bahçesine defnedildi. Türbesi zamanla İstanbul’un en önemli ziyaretgâhlarından biri haline geldi.

Tekke ve türbenin etrafında 18. yüzyılın ortalarından itibaren bir hazire oluşmaya başlamıştı. Gerek Osmanlı gerekse Cumhuriyet döneminde yapılan definlerle büyük bir tekke haziresi meydana geldi. Halvetî-Sünbülî şeyh, mürid ve muhibler ile birlikte toplumun farklı meslek ve sınıflarına ait kişiler de buraya defnedildi. Günümüzde iki yüz yirmi dört mezarın bulunduğu büyük bir hazire meydana geldi. Mezarların hemen hemen yarısı Cumhuriyet dönemine ait olan Merkez Efendi haziresine üç asırdır defin yapılmaktadır.1

Hazire dahilinde, caminin doğu istikametinde olmakla beraber, caminin kuzeyindeki Merkez Efendi’nin Türbesi ile, türbenin batısındaki Finikeli Şeyh Abdi Efendi va oğlu Şeyh Mustafa’nın kabirlerinin bulunduğu türbe de vardır.

1İstanbul Merkez Efendi Külliyesi Haziresi ve Mezar Taşları, Mustafa Sürün, İHÜ Kurumsal Akademik Arşiv, 2021.

✶ Medya