Şeyh Camii Sokağı ile Selman Ağa Çeşme Çıkmazı’nın birleştiği yerdedir. Küçük Yokuş yolu ile Sultantepe’ye uzanan yolun sağ tarafında olup, yan tarafında, Mahpeyker Kösem Sultan’ın kethüdası Arslan Ağa’nın eşi ve kızının müştereken yaptırmış oldukları 1060 (1650) tarihli bir çeşme vardır.

Hadîka yazarı, “Bânisi Kumru Mehmet Ağa’dır. Kabri, Üsküdar haricindeki mezaristandadır. Bu mescidin mahallesi yoktur” demektedir. Mescidin hangi tarihte yapıldığı belli değildir.

Fevkânî olan mabet, bir kaç tamir görmüş ve bu yüzden de, bir kaç kere isim değiştirmiştir. Bundan dolayı, Abdullah Efendi Mescidi, Hammal Başı Mescidi, Abdi Efendi Mescidi ve Arslan Ağa Mescidi isimleri ile de anılır.

Arslan Ağa tarafından yapıldığı, doğru olduğu taktirde, mescidin 1056 (1646) veya 1060 (1650) tarihlerinde yapıldığı ortaya çıkar. Çünkü bu tarihlerde Arslan Ağa ve ailesi bu mevkiye birer çeşme yaptırmışlardır

Hadîka yazarı, bu mescidden bahsettiğine göre, mabet, eserin yazıldığı 1182 (1768) yıllarından çok evvel yapılmış olmalıdır.

Kare plânlı mescit, kârgir olup çatısı ahşaptır. Hiç bir yerinde kitâbesi ve hazîresi yoktur. Çeşme üzerindeki bir sundurma minare vazifesi görmektedir. Şimdiki binası bir XIX. yüzyıl yapısıdır.

1924 tarihindeki vakıf eserleri tesbitinde mabet, Selmanağa Mahallesi hudutları içinde gösterilmiş ve Abdullah (Abdi) Efendi Mescidi adı ile kaydedilmiştir. Şeyh Camii Sokağı üzerinde bulunan mescit, o tarihlerde mamur olup mülhak eserlerden biri idi.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde ve 21 Safer 1234 (20. 12. 1818) tarihli bir arzda “Üsküdar’da Babü’s-saâde Ağası Muhasebecisi Abdi Efendi Mescidi vakfından günde iki akçe vazife ile kitâbet cihetinin Hüseyin oğlu Süleyman Efendi’ye verilmesi” yazılıdır. Mescidin adı, Rebiülâhir 1194 (Mayıs 1780) tarihli bir ilâmda da geçmektedir.

Kaynak: Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, Sayfa 244

✶ Medya