Günümüze ulaşamayan, Atatürk Bulvarı açılırken yıkılan mescitle ilgili olarak Hadîkatü’l-Cevâmi’de: “Sekbanbaşı Mescidi der Kurb-i Kırkçeşme (kırkçeşme yakınında) başlığı altında: Mescîd-i mezbûr kiliseden munkalibdir. Vâkıfı İbrâhim Ağadır, şehîden kazâ (şehit olarak ölen), 902 (M. 1496-1497) târihinde ‘âzim-i dâr-ı bekâ olarak, mihrâb önünde defn olunmuştur. Minberini vaktimiz ricâlinden Edirne müderrisi Gürcü Hüseyin Efendi vaz’ eylemiştir, mahallesi vardır” yazmaktadır.1

Ekrem Hakkı Ayverdi: “Büyük Vefa Yangını’ndan (1918) beri dört duvarı ile minaresi duran Sekbanbaşı Mescidi, bulvarın tanzimi sırasında, Kırkçeşmeler’in ardından 1943 yılında temellerine kadar yıkılmak sureti ile kaybolmuşlardır. Akabinde bir süre mescidin haziresine ait, dağınık ve parçalanmış mezar taşları kalmıştır. 1953-54 yılında mescidin bulunduğu yerde yapılan hafriyatta mescide ait kalıntılar bulunmuş, bunlarda ortadan kaldırılarak yerine büyük bir apartman (günümüzde SGK binası) yapılmış, mescitten de geriye hiçbir şey kalmamıştır.

Sekbanbaşı İbrahim Ağa’nın h. 857, yani 1453 de Fetih sırasında şehid olmuş ve üzerinde: ” … es-said İbrahim Ağa ser-sekban-ı Fatih Mehmed Han, 857″ yazısı bulunan mezar taşının, 1339-1340 (1923-1924) yıllarında mescidin önündeki yolun genişletilmesi sırasında Evkaf (şimdiki Türk ve İslam Eserleri) müzesine kaldırılmış, Sekbanbaşının mezarı ise mescidin yan tarafına nakledilmiştir.2

—–

  1. Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, Hadîkatü’l-Cevâmi’, c.1, 1768-1781 (Baskı: Matba’a-i ‘Âmire, 1865). ↩︎
  2. Semavi Eyice, Fatih ve İstanbul Dergisi, 1954. ↩︎
✶ Medya