Kaynaklarda Ma‘rifiyye, Ma‘rûfiyye, Maârifiyye gibi farklı isimlerle kaydedilir. Tarikatın adı “ledünnî ve vehbî bilgi” anlamına gelen ma‘rifete nisbetle “ma‘rifî” (çoğulu maârifî) kelimesinden türetilmiştir. Tarikatın pîri Seyyid Muhammed Fethu’l-Maârif’in Vahdetnâme-i Fethu’l-Maârif adlı eserinde yolunun mârifet yolu olduğunu, yola tâlip olana “ma‘rifî” denileceğini, yolda sülûk eden dervişe zâhirî ve bâtınî mârifetler (maârif) bahşedileceğini söylemesi (Dem-i Vahdet, s. 168-169), oğlu Seyyid Ali Sâbit Efendi başta olmak üzere bu yola mensup meşâyihin “Ma‘rifî” nisbesiyle anılması, tarikatın adının Ma‘rifiyye şeklinde zikredilmesinin daha doğru olacağını göstermektedir.

Seyyid Muhammed Fethu’l-Maârif 1132’de (1719) Mısır’da doğdu. Rifâî-Sayyâdî şeyhi Seyyid Ali Sâbit er-Rifâî’nin oğludur. Soyu ve tarikat silsilesi Ahmed er-Rifâî’ye uzanır. Oğlu Ali Sâbit 1210 (1796) yılında Kahire’de doğduğuna ve bilinen en eski Ma‘rifî tekkesi, halifelerinden Şeyh Ali Kûzî tarafından Kasımpaşa Çürüklük semtinde 1805’te inşa edildiğine göre Fethu’l-Maârif 1800’lü yılların başında İstanbul’a gelmiş olmalıdır. Ahmed Muhyiddin Efendi’nin Tomar-ı Tekâyâ’sında Fethu’l-Maârif’in aslen Tekirdağlı olduğu, Edirneli Rifâî şeyhi İbiş Efendi’den ve Şerbettar Tekkesi şeyhi Abdullah Efendi’den hilâfet aldığı, daha sonra Kartal’da bir dergâh inşa ettirdiği kayıtlı ise de günümüze intikal eden Ma‘rifî hilâfetnâmelerine göre ilk mürşidi babasıdır. Bununla birlikte söz konusu şeyhlerden de hilâfet almış olması mümkündür (a.g.e., s. i-ii). Fethu’l-Maârif, Kartal’da Çavuşoğlu mahallesinde, günümüzde Ankara caddesi üzerinde yer alan Ma‘rifî Âsitânesi’nde vefatına kadar irşad faaliyetlerini sürdürdü. 1817’de âsitânenin tanziminde II. Mahmud’un yakın desteğini aldı, diğer Ma‘rifî tekkelerinin açılmasına öncülük etti. Eşi Hâdiye Sultan’dan dokuz oğlu ve iki kızı dünyaya geldi. Türbesi Kartal’daki âsitânenin hazîresindedir.

Fethu’l-Maârif’in şeriat, tarikat, mârifet ve hakikat konularının ele alındığı, Ehl-i beyt muhabbetinin ve insân-ı kâmil anlayışının dile getirildiği Vahdetnâme-i Fethu’l-Maârif’i Dem-i Vahdet adıyla neşredildi (İstanbul 2014). Müellif eserinde Allah lafzının beş harf olduğunu, her harfin derin bir anlam içerdiğini, Muhammed Maârif isminin bu beş derin anlamın bâtınını teşkil ettiğini, Fethu’l-Maârif’in zuhur etmesinin mârifetin kemalinin zuhur etmesi anlamına geldiğini ileri sürer. Fethu’l-Maârif’in bu temel eseri dışında Siyâdetnâme’si ve nutukları vardır. “Benim bir dânesi Hakk’ın benim kesretteki vahdet / Benim her vech-i eşyâda görünen mazhar-ı hazret” beytiyle başlayan fahriyyesi Dem-i Vahdet’in içindedir (s. 163). Kırk dört adet nutku ise Maârifî Nefesler adlı kitapta bir araya getirildi (İstanbul 2015).

Ma‘rifiyye, Fethu’l-Maârif’in vefatından sonra oğlu Seyyid Ali Sâbit el-Ma‘rifî tarafından devam ettirildi. 1814 yılında babasından hilâfet alan Seyyid Ali Sâbit Efendi, Kartal Âsitânesi’ndeki yaklaşık kırk altı yıllık irşad faaliyetinin yanı sıra Kasımpaşa Seyyid Ali Çelebi mahallesindeki Ma‘rifî Tekkesi’nin şeyhliğini de üstlendi. Üsküdar Tekkekapı’da, İzmir Kuşadası’nda ve Manisa Demirci’de yeni dergâhların açılmasını sağladı. Ma‘rifiyye âdâb ve erkânının, yola mahsus alâmet, nişan ve damgalarını tanıtmak için Kisve-i Ma‘rifî adlı bir risâle ile Nutuk Mecmuası adıyla manzum bir eser kaleme aldı. Birçok nüshası bulunan Kisve-i Ma‘rifî yedi bölümden (taç, mihr-i gül, baş saçı, hırka, destegül, tennûre, şeddü’l-kemer) oluşur. Seyyid Ali Efendi’nin yirmi beş adet nutku Maârifî Nefesler derlemesinde yayımlandı. 6 Mart 1863’te vefat eden Seyyid Ali Sâbit’in kabri eşi Enîse Hanım, kızı Şerîfe Hâdiye Hanım ve oğlu Seyyid Ahmed Sayyâd ile birlikte Kartal Âsitânesi’ndeki türbededir.

www.islamansiklopedisi.org.tr

✶ Medya

✶ İlişkili Yerler