Hudâvendigâr Külliyesi’nin ikinci önemli unsuru, caminin önünden geçen yolun öteki tarafında ve ovaya hâkim bir set üzerinde yer alan I. Murad’ın türbesidir. Kosova sahrasında 1389’da şehid edildikten sonra burada cesedinden çıkarılan iç organların gömüldüğü yerde bir türbe yaptırılmış, cesedi de Bursa’ya getirilerek defnedilmiş ve üzerine bir türbe yaptırılmıştır. Yapımıyla ilgili kitâbesi bulunmayan türbenin çevre duvarındaki girişin üstünde ta‘lik hatla yazılmış 1154 (1741) tarihli sekiz mısralık bir kitâbe mevcuttur. Ayverdi, kitâbede geçen “sakf” kelimesinden hareketle türbeye bir çatı veya sakıf ilâvesinin söz konusu olduğunu ileri sürer.

Türbe dıştan 17,60 × 17,60 m. ölçülerinde bir karedir. Bir duvarı masif üç payanda ile dışarıdan desteklenmiştir. 3,50 m. kadar genişlikte bir dehliz ortada sütunlarla bölünmüş kısmı dört taraftan kuşatır. Dehlizin üstü beşik tonozla örtülüdür. Kubbe ve tonozların dış yüzeyleri kurşun kaplanmıştır. Kıble duvarında bir mihrap nişi vardır ve her cephede açılmış pencereler içeriye bol ışık sağlar. Bugün görülen türbe binası, Ayverdi’nin düşüncesine göre XIV. yüzyılda yapılan bina olmayıp eski temeller üzerine oturtulmuştur. Ayverdi bu yenilemenin tarihi hususunda bir şey yazmaz. Bursa’da çok büyük tahribat yapan 1855 zelzelesinde Osman ve Orhan gazilerin türbeleri tamamen yıkılarak bir süre sonra aynı temeller üstüne bugün görülen binaların inşa edildiği bilindiğine göre Hudâvendigâr Türbesi de bu tarihte bir değişikliğe uğramış olmalıdır. Esasen Wilde de Hudâvendigâr Türbesi’nin temeline kadar yıkıldığını bildirir (Brussa, s. 61). Halbuki Gabriel, açılan sıvaların altında aynen camideki gibi taş ve tuğla karma teknikte duvarların görüldüğünü yazmaktadır (Une capitale turque Brousse, s. 62). Ortada sekiz mermer sütun kare bir bölümü sınırlar. Bu sütunlar camide olduğu gibi eski Bizans yapılarından devşirilmiş parçalardır. Sütunların taşıdığı yarım yuvarlak kemerlerin üstünde kasnaksız basık bir kubbe bulunur.

Burada sütunların çevirdiği bölümde ortada I. Murad’ın sandukası ile bir yanında torunu Süleyman Çelebi’nin, diğer yanında Yıldırım Bayezid’in çocukken ölen oğlu Mûsâ Çelebi’nin sandukaları vardır. Murad Hudâvendigâr’ın sandukası pirinç bir parmaklıkla çevrilmiştir. Pâyelerle desteklenen duvarın önündeki dehlizde beş kabir görülür. Bunlardan birinin I. Murad’ın oğlu Yâkub Çelebi’ye, diğerinin Süleyman Çelebi’nin oğlu Orhan ile II. Bayezid’in oğlu Şehzade Mehmed’e ait olduğu tesbit edilmişse de diğer ikisinin sahipleri bilinmemektedir.

Türbeyi ziyaret etmiş olan yabancılar, burada Hudâvendigâr’ın zırhı ile şehid edildiği sırada üstünde bulunan kanlı gömleğinin muhafaza edildiğini bildirirler. Nitekim Hammer 1804’te bunu gördüğünü yazmıştır. Ahmed Tevhid Bey de türbe hakkındaki makalesinde (TOEM, III/17 [1328], s. 1047-1051), bazıları Mısır’dan Memlük Sultanı Berkuk tarafından gönderilmiş eşyanın listesini vermiştir.

İslam Ansiklopedisi

✶ Medya

✶ İlgili Yerler