Günümüzde, çilehane olduğu sanılan bu hücre, geçirmiş olduğu tamirler neticesinde önemli ölçüde değişikliğe uğramıştır. Caminin yıkıldığı sırada bu hücrenin camiye bitişik cephesinin de yıkıldığı aşikârdır. Eski fotoğraflarda görülen duvardaki izler de bu fikri desteklemektedir. Kazı sonuçlarında burada bir kapı olduğuna dair ipuçları görülmektedir. Aslında bu hücrenin günümüzde olduğundan daha fazla pencereye sahip olduğu, şimdiye kadar hep gözden kaçırılmıştır.


Gurlitt ve Ayverdi çizimlerinde hücreyi iki pencereli, İ. Aydın Yüksel ise konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmaksızın, çizmiş olduğu planda, hücreyi dört pencereli olarak göstermiştir. Hücrenin duvar örgüsü dikkatlice incelendiğinde doğu ve batı cephelerinde alt sırada ikişer pencere, güney cephesinde ise, ikisi altta birisi üstte üç pencere olmak üzere, hücrenin toplam yedi penceresinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Pencere üstlerindeki atkılar, farklı malzeme kullanımı ve taş sıralarındaki eklenti yerleri buralarda pencere olduğu fikrini açıkça desteklemektedir. Bu kısımların, belki, hücrenin icra ettiği fonksiyonun değişikliğe uğraması sebebiyle ya da zarar görmüş olan yapının güçlendirilmesi maksadıyla 1757 tamiri sırasında kapatılmış olabileceği kanaatini taşımaktayız.

Kaynak: Şeyh Vefa Külliyesi – Aziz Doğanay

✶ Medya