Mabet, Açıktürbe Sokak ile Hüdayi Mahmud Sokağı’nın birleştiği yerde ve ikinci sokağın sağ köşesindedir. Tam karşısında Minkârîzâde Yahya Efendi Medresesi ve Türbesi vardı. Sokak ismini bu açık türbeden almıştır.

Cami hakkında Hadîka’da şu bilgi vardır:

“Bânisi Ahmet Çelebi adında bir hayır sahibi olup mihrap önünde medfundur. Mescidin yapılış tarihi 975 (1567)’dir. Ahmet Çelebi’nin bir ahşap mescidi dahi Âsitâne (İstanbul) yakınındadır. Camiin mahallesi vardır.”

Mir’at-i İstanbul’da ise şu bilgi vardır:

Ahşaptan ufak bir minaresi vardır. Karşısında Minkârîzâde Türbesi mevcuttur. Camiin civarında bir hane altında muattal bir çeşme mevcuttur.

Cami, 2 Eylül 1763 gecesi çıkan büyük Üsküdar yangınında yanmıştır. Beş kola ayrılan yangın 18 saat sürmüştü. 1181 (1767) tarihinde yeniden yaptırıldı.

Mabet, 29 Zilhicce 1211 (14 Haziran 1789) tarihindeki Açıktürbe yangınında tekrar yanmıştır.

Mabedin duvarları kârgir, çatısı ve minaresi ahşaptır. Ahmet Çelebi’nin şâhidesi mihrap önündedir. Örfi serpuşlu taş üzerinde şu kitâbe vardır:

Hüve’l-Bâkî. Sâhibu’l-hayrat merhum el-hac Ahmed Çelebi ruhiçün el-Fatiha. 975 (1567)

Bu taşın sonradan konulduğu sanılmaktadır.

Bu kabrin ayak ucunda, duvara dayalı olarak bir kitâbe vardır. Üzerinde şu yazı yazılıdır:

Bu mescid-i şerifin bânisi merhum el-hac Ahmet Çelebi ruhiçün el-Fatiha. 8 Şaban 1181 (30 Aralık 1767)

Bu kitâbe mabedin ikinci defa yapıldığı sırada konmuşsa da, vefat tarihi yanlış yazılmıştır. Küçük hazîrede, 2. ordu muhasebecisi olup 1336 (1920)’de ölen Rüştü Bey’in ve tarih kısmı gömülü olan Ali Efendizâde Can Ömer Efendi’nin şâhideleri vardır.

Eski bir muallim ve İttihatçı olan camiin 40 senelik imamı Ahmet Çitli Efendi bu mabedin Milli Mücadele’de vatanperver Üsküdarlıların gizli merkezlerinden biri olduğunu, yatsı namazından sonra yalnız kendisinin imzaladığı mazbatalarla Anadolu’ya 2000 asker ve 400 subay kaçırıldığını söylemektedir.

Semt halkından olup, Sultan Vahdettin’in riyasetinde toplanan Saltanat Şurası’nda Sevr Antlaşması’nı imzalamayan tek muhalif kişi olan Topçu Feriki Ali Rıza Paşa merhum da bu camiin cemaatleri arasında sık sık görülen sima idi. Paşa’nın konağı, Açıktürbe Sokak üzerinde ve bu cami sırasında ve biraz aşağıda bulunmaktadır. Karnı patlak tabir olunur biçimde yaptırılmış bu ahşap binanın ikinci katı eli böğründelerle dışa taşmalı idi. Bugün yerine apartman yapılmıştır. Asalet ve cesaretin timsali olan Ali Rıza Paşa, 19 Ramazan 1339 (Mayıs 1921)’de vefat etti. Kabri, Fatih Camii hazîresindedir. Kabir taşındaki kitâbe şudur:

Âyândan topçu feriki Ali Rıza Paşa, Gürcistan’ın Atabek Hanedanı’ndan Mehmet Meded Bey’in oğludur. Meşhur Sevr Antlaşması’nı Saltanat Şurası’nda red ile yegâne muhalif kalmıştır. İşte her zaman bu tarihî vak’ayı yâd ile merhûmun rûhunu da bir dua ile şad etmelidir. 19 Ramazan 1339 (27 Mayıs 1337)

Merhum Dr. Suphi Ezgi Bey de bu mahallenin sakinlerinden olup Açıktürbe Sokağın Tahririye Arkası Sokak ile birleştiği yerde bulunan ahşap, cumbalı ve sarı badanalı evde, 1869 tarihinde doğmuştur. Sokağa sonradan onun adı verildi.

Cami ile beraber yapıldığı sanılan Ahmet Çelebi Çeşmesi 19. yy. sonlarında yıkılmıştır.

Ahmet Çelebi’nin bir mescidi de, Cibali civarında, Abdülezel Paşa Caddesi ile Ayakapı Caddesi’nin birleştiği yerde olup sonradan işyeri haline gelmiştir. Altı türbedir. 1528 tarihli Sicil Defteri’nde, Saray Bosna’da “Üsküdar’lı Ahmed Çelebi” adlı bir zatın camii olduğu görülmektedir. Mabet, 1313 (1895) tarihinde, Evkaf Nazırı Galip Paşa zamanında tamir edilmiştir. Bir sene evvel, büyük zelzelede harap olmuştu.

Kaynak: Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, Mehmet Nermi Haskan, Sayfa 69

✶ Medya