Tophane set üstünde eski Kışla Camii ile günümüzde Sanatkârlar Mektebi Sokağı arasında etrafı duvarlarla çevrili bir alan içinde yer almaktadır. İnşa tarihi ve mimarı bilinmeyen Dayezade Yusuf Efendi Camiinin banisi ve yuvarlak kemerli pencere açıklıkları, üçgen çatı alınlığı, perde ve kandil motifli mihrap süslemesi gibi özellikleri bakımından en erken 18. yüzyılda inşa edilmiş olup 19. Yüzyılda yeniden ihya edilmiştir.

1935 yılına kadar ibadete açık olan yapının 1955 yılında minaresi ve çatısı yıktırılarak dört duvar halinde bırakılmıştır. 1970’li yıllara kadar bu vaziyette bırakılan yapı zaman içinde daha çok tahrip olmuştur. Kaynaklarda Kışla Camii’nden farklı olarak tevhidhane olarak kullanıldığı ifade edilse de bu kullanımına ve ait olduğu tarikata ilişkin bilgi tespit edilememiştir.

İstanbul Mescitleri arasında; fevkani planı, çatı örtüsü, pencereleri, yarım daire niş şeklindeki mihrabı, mihrap süslemesi ve de silindirik gövdeli, külahla örtülü tek şerefeli minaresi bakımından aynı bölgedeki Beyoğlu Firuz Ağa Cami (1823-24) başta olmak üzere Kuleli Bahçe Camisi (1720) ile benzerlik göstermektedir.

Günümüzde beden duvarları kısmen ayakta olan yapının 18. Yüzyıla ait bir mahalle mescidi olarak inşa edildiği sonradan eklenen minberi ile camiye dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır. Mimarisi ve süslemesine ilişkin dönem haritaları, eski İstanbul fotoğrafları ve yazılı kaynaklardan detaylı bilgi edinilebilmektedir. 19. Yüzyılda, II. Abdülhamid döneminde son halini alan cami Eski İstanbul’un mahalle kültürünün mimari tanığı olarak ibadet yapıları arasında halen önemini korumaktadır.

Hadîkatü’l-Cevâmi’de yapı hakkında şu bilgiler bulunmaktadır:

Bânîsi Yusuf Ağa’dır ki, İstanbul’da gümrük-ü kebîr kurbünde vâki’ (büyük gümrük yakınında) Yeni Câmi’ ismiyle müsemmâ olan câmi’i şerifîn bânisi Vâlide Sultan’ın biraderidir. Kabri ma’lûm değildir. Vakfiyesinin târîhi 1090 (M. 1679-80) senesidir.

Mescid-i Mezbûr sed kenârında vâki’ olmakla bir tarafı fevkânî olub, taraf-ı âharı (diğer tarafı) kayıkhanelerdir. Kaza-i mübrem (engellenemeyen olay) 1184 (M. 1770-71) târîhi duhûlünden altı gün evvel vuku’ bulan harîk-i kebîrde (büyük yangın) mescid-i mezbûr bi’l-külliye muhterik olmakla (anılan mescid tamamen yanarak), evâil-i (öncesi) zamân-ı Sultan Abdülhamid Hâni’de Tophâne nâzırı bulunan Ahmed Ağa müceddeden (yeniden) binâ ve tevsî’ eylemiştir (genişletmiştir). Mahallesi yoktur.[2]


1 İstanbul’un Yok Olan Yapılarına Bir Örnek: Tophane Dayezade Yusuf Efendi Camii, N. Çiçek AKÇIL HARMANKAYA

2 Hâfız Hüseyin Ayvansarâyî, Aralık Mescidi Der Kurb-i Çivicilimanı, Hadîkatü’l-Cevâmi’, C.2, Matba’a-i Âmire, 1281 (M. 1864-65).

✶ Medya