İstinye Caddesi ile Dr. Hilmi Alantar Sokağının kavşağında yer alır. Hadîka’da banisinin Mahmud Çavuş adında bir hayır sahibi olduğu belirtilmekte fakat ne zaman yaşadığının ve nerede gömülü olduğunun bilinmediği kaydedilmektedir. Fevkani olan mescidin minberini Osman Efendi adında bir şahıs koydurmuştur. 1948-1955 arasında okul, daha sonra da mesken olarak kullanılmış, 1972-1974 arasında kâgir olarak yeni baştan inşa edilmiştir. Düzgün kesme taş duvarların kuşattığı zemin katına müezzin meşrutası, abdest muslukları ve helalar yerleştirilmiştir.

Fevkani konumdaki harimin kâgir duvarları, fugalarla ahşap kaplama görünümü kazandırılan bir sıva ile kaplanmıştır. İki sıra halinde düzenlenmiş, dikdörtgen açıklıklı pencerelerin aydınlattığı harim mekânında klasik üslupta kalem işleri bulunmaktadır. Eski mescidin ikinci kat seviyesinden başlayan ahşap minaresi 1963’te kaldırılmış, yerine bugünkü, silindir biçimindeki gövdesi yivlerle süslü, tek şerefeli ve konik ahşap külahlı, kâgir minare inşa edilmiştir. 1

NOT: Hadîkatü’l-Cevâmî’nin yazarı Hüseyin Ayvansarayî’nin, eseri 18.yy’da yazdığı dikkate alındığında mescidin en geç aynı yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır.

1 Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, c.3, T.C. Kültür Bakanlığı-Türk Tarih Vakfı, 1994.

✶ Medya