Külliye medrese, dershane-mescid, türbe, sebil, sıbyan mektebi ve dükkânlardan oluşmaktadır. Külliye, I. Ahmed devri sadrazamlarından Kuyucu Murad Paşa tarafından yaptırılmıştır. Murad Paşa’nın 1020 (1611) yılında Diyarbekir’de vefat ederek İstanbul’a getirildiği ve daha önceden yaptırdığı medresesi yanındaki türbesine gömüldüğü bilinmektedir. Türbenin kapısı üzerinde bulunan âyet kitâbesinden başka yapıda bir kitâbe mevcut değildir. Bir kaynaktan medresenin Muharrem 1019 (Nisan 1610) tarihinde tamamlandığı anlaşılmaktadır. Bazı araştırmacılar yapıyı devrin başmimarı Sedefkâr Mehmed Ağa’ya mal etmişlerdir. Ancak Mehmed Ağa’nın başmimarlığı devrinde yapılan külliyenin bu mimarın eseri olduğu kesin değildir.

Medrese odaları on dört adet olup üzerleri pandantiflerle geçişi sağlanan kubbelerle örtülüdür. Revaklardan dershane-mescid önündeki üç birimden başka uzun koldaki bir birim de aynalı tonoz örtüye sahiptir. Diğer on bir birim pandantiflerle geçişi sağlanan kubbelerle örtülmüştür. Odalarda dolap ve ocak nişlerinin yanı sıra avluya ve dışa açılan pencereler vardır. Yalnızca kuzeydeki kısa kolda dışa açılan pencereler mevcut değildir. Kısa kolda ortadaki odanın revaka açılan penceresi diğerlerine göre daha dar tutulmuştur. Bu pencerenin solunda bir niş açılmıştır ve altında bir kuyu bulunmaktadır. Bu kolda en uçtaki birim helâ olarak düzenlenmiş olup üzeri aynalı tonozla örtülmüştür. Tonozda açılan fil gözü pencerelerle mekânın havalandırılması ve aydınlatılması sağlanmıştır. Medrese avlusunun üzeri bugün alçı tavan ve sundurma ile kapatılmış, zemini de betonlanmıştır. Avlu ortasında olması gereken şadırvan hakkında bilgi yoktur. 1

  1. İslam Ansiklopedisi ↩︎