Ümraniye Camii
Cevher Ağa Camii olarak da bilinir.
- Tür: Cami
- Kültür: Osmanlı
- Yüzyıl: 19. yy
- Bölge: Türkiye, Marmara Bölgesi, İstanbul, Ümraniye, Atatürk Mah. (Ümraniye)
- Durum: Erişilebilir
Eski adı Muhacir Köyü olan Ümraniye ve Alemdağı Caddesi üzerin de; Mektep Sokağı ile Cami Sokağı arasında ve Cevher Ağa Çeşmesi karşısındadır.
Mabedin cümle kapısı önündeki, küçük avlunun iki yanında ikişer katlı taş binalar vardır. Altındaki dükkânların üzerine oturtulmuş bulunan bu yapılar, eskiden kız ve erkek mektepleri idi.
Sonradan kapatılan cümle kapısı üzerinde yedi satır halinde ve on dört mısralı bir kitâbe vardır ki Sultan II. Abdülhamit’e yapılmış bir medhiyeden sonra, camiin Müsahib Cevher Ağa tarafından yapıldığı yazılıdır. Kitâbenin üzerinde ve bir kemer altında II. Abdülhamit’in bir tuğrası görülmektedir. Kitâbe gibi bu da 1315 (1897-98) tarihlidir. Tuğranın etrafı iri yaprak motifleri ile bezenmiştir. Kapının iki yanına, oluklu sütun ve iyonik abak kabartmaları yapılmıştır.
Yedi sıra halinde hazırlanmış bulunan kitâbe şudur:
Hazreti sultan Hamid’i haşre-dek zât-ı ehad
Kâm-yâb eylesün serîr-i şevketde da’ima
Ceddi yok âlemde ki hayrat-ı feyz âyâtının
Her tarafda mühr-ü tevfikatı mihrin rûşenâ
Ezkiya bir mütteki abid rızâ-cû bendesini
Böyle bir hayra muvaffak oldu el-Hakk mü’tena
Pâyesin takdis ider tebcîl iden
Ruhü’l-emin Secdegâh-ı ehl-i iman oldu bu âli bina
Fart-ı teslimiyyet ü ihlal ile ehl-i salavât
Beş vakitde Şevket-i Şahane’ye eyle dua
Söyledim son mısra’ında cevherîn tarihini
Eyledi hamemdir Mevlâ’da kesb-i i’tilâ
Kıldı inşâ Safvetâ Allah içün bu ma’bedi
Ser Musahib-i Şehriyar ol ehl-i-dil Cevher Ağa 1315
Kitâbe, Zâkirbaşı Mehmed Nuri (Korman) hattı ile yazılmıştır. Kendisi 12 Eylül 1951 günü vefat etti. Kabri, Beşiktaş’ta Yahya Efendi Mezarlığı’ndadır.
Cevher Ağa tarafından çok küçük olarak yaptırılan mabet, içten beşik tonoz kubbeli olup dıştan ahşap çatılıdır. Sağır kubbe, dört kemer ve düz köşe trompları üzerine oturtulmuştur. Cami dıştan granit taşı ile kaplanmıştır.
Dört pencereden ışık alan camiin mihrabı niş şeklinde duvar içine sokulmuştur. Saraydan getirildiği söylenen hicrî 1315 tarihli ayet ve Hilye-i şerife pek nefis eserler olup mabedin duvarlarını süslemektedir. Kadınlar mahfili balkon şeklinde dışa taşırılmıştır.
1962 tarihinde gelişen Ümraniye’ye kafi gelmeyen cami, sağ tarafına doğru, mektep hizasına kadar büyütülmüş ve bu kısma da alçıdan istalaktitli bir mihrap yapılarak mabet, iki mihraplı olmuştur. İlk mihrabın içine vaiz kürsüsü yerleştirilmiş, ahşap minberi de yeni kısma götürülmüştür. Bu arada cümle kapısı taş ile örülerek kapatılmış ve bunun yerine sol tarafta yeni bir kapı yeri açılmıştır.
Bu ilâve kısım içten bir sağır kubbe ile örtülmüştür.
31 Mart (1909) Vak’ası’ndan sonra idam edilen Cevher Ağa için aynı isimli çeşmesi de bulunmaktadır.
Kabir, Edirnekapı Şehitliği’nde, Çanakkale Abidesi civarında, Türkiye’de ilk defa İtfaiye Teşkilâtı’nı kuran, Gerçek Davud Ağa Sofası’ndadır. Şâhidesine göre, 1327 Cemaziyelevvelinde (Haziran 1909) siyaseten şehid edilmiştir.
Zenci hadımlardan olan Cevher Ağa, 31 Mart Olayları’nda, hiç bir suçu olmadığı halde, İttihatçılar tarafından idam ettirilmiştir. Yegâne sebep ise, Sultan II. Abdülhamit’e verilen jurnallerin kimler tarafından yazıldığını bilmesidir.
Kendisine sonsuz bir itimat besleyen Abdülhamit Han, jurnallerin okunmasını ve çok mühim olanlarının kendisine bildirilmesini istemişti.
Sultan Abdülhamit’in tahttan indirilmesinden sonra, jurnal verenleri açıklar düşüncesi ile, Cevher Ağa’nın kanına girmişlerdir. Oysa okuduğu jurnallerin büyük kısmını padişaha
bildirmemesi ile bir çok ocağın sönmesini önlemiştir. (Mithat Sertoğlu, Tarihten Sohbetler, s. 241-246)
Sağ taraftaki minaresi 1962 tarihinde tamir edilmiş olup taştandır. Caddeye açılan avlu kapısının iki yanına, bu havalinin bazı yerlerinde eşine rastlanan, granit birer sütun konmuştur.
Ümraniye’nin en eski adı ‘Yalnız Servi’ olup o devirde burada bir kaç ev ve tek servi ağacı varmış. Bugün Ümraniye’nin bir yolu hâlâ bu ismi taşımaktadır.
8 Zilhicce 1302 (18 Eylül 1885) tarihinde Bulgarlar’ın ‘Rumeli-i Şarki Vilâyeti’ni işgalleri üzerine mezalimden kaçan Türk ahaliden altı hanelik bir muhacir kafilesinin buraya yerleşmesi neticesinde köye Muhacir Köyü adı verilmiştir.
O zaman bu arazinin sahibi bulunan Bulgurlulu Anbarcı namı ile anılan zat, gelen göçmenlerin fakirliğine acıyarak arazisinin bir kısmını bunlara dağıtmış ve bu arada 1293 (1876) Osmanlı-Rus harbinden kaçıp Bulgurlu’ya gelen Türk muhacirlerini de buraya yerleştirmiştir.
Evkaf İdaresi Defterinde ve 8 Ramazan 1325
(21 Nisan 1907) tarihli bir yazıda ise şu bilgi vardır: “Ser Musahib-i hazreti şehriyarî Mehmet Cevher Ağa’nın Bulgurlu Karyesi’nde, Yalnız Servi nam mahalde mutasarrıf olduğu arazinin bir kısmı üzerine muhacirîn tarafından ebniye inşa edilmiş olduğundan arazi-i mezburenin Hüdâyî Aziz Efendi hazretleri vakfından olmağla zikr olunan ebniyelerin Ağa-yı müşarünileyh vakfına tashih-i kaydının” yapılması. (Osm. Arş. Evkaf İdareleri Kataloğu 1/218-301)
Sultan Abdülhamid’in Baş Musahibi Arap Cevher Ağa, buradan geçip Alemdağı’na tenezzühe gittiği bir gün, ahalinin isteği üzerine köye bir cami yaptırmağa karar vermiş ve Anbarcı’dan satın aldığı arazi üzerine bir cami ve iki çeşme inşa ettirmiştir.
Ayrıca camiin iki tarafına, cadde üzerinde bugün de görülen biri erkek diğeri kız çocuklarına ait olmak üzere iki taş mektep, şimdi muhtar odası ve ihtiyar heyetinin toplandığı ‘eski jandarma karakol binası’nı, camiin imam ve müezzini için birer meşruta ve altı odalı bir ev ve camiye akar olmak üzere büyük bir han yaptırmıştır. Han 1950 senelerinde yıkılmıştır.
Bu imar hareketlerinden sonra köyün ismi Ümraniye olarak değiştirilmiştir.
* Kaynak: Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, Sayfa 133
✶ İlişkili Yerler