Saraçhane Çarşısı
Sarraçlar Çarşısı olarak da bilinir.
- Tür: Arasta
- Tema: Kaybolan Kültür Varlıkları
- Kültür: Osmanlı
- Yüzyıl: 15. yy, 17. yy
- Bölge: Türkiye, Marmara Bölgesi, İstanbul, Fatih, Zeyrek
- Durum: Kayıp
Tarih bilgilerine göre İstanbul Saraçları, şehrin fethi ardından yirmi yıl kadar, eski bedesten (Cevahir Bedesteni) yanında geçici bir arastada çalışmışlardı. Fatih Camii, İstanbul’un gözde mekânı ve yüksek tepelerinden birisine inşa edildikten sonra bu alanın yanında, bugünkü Fatih Belediyesi binası, Fatih parkı ve civarda bulunan apartmanların bulunduğu boş araziye Saraçları yerleştirmek amacıyla Saraçhane yaptırılmıştır. 1475 senesinde biten bu çarşı, Ayasofya vakfına bağlanmıştır. Saraçlar Çarşısı kayıtlara göre 116 dükkandan ibaretti. İstanbul’un en eski ve önemli çarşılarındandı. Saraçhanebaşı Semti’nin adının kaynağını teşkil eden bu saraçhanenin ilk kuruluşundaki mimari şekli ve dükkânlarının sayısı tam bilinmemekle beraber, Evliya Çelebi esnaf alaylarından bahsederken İstanbul saraçlarının 1.084 dükkânı olduğunu belirtir. Saraçhane 5 Eylül 1693 (4 Muharrem 1105) tarihine kadar işlev gördükten sonra bu tarihte çıkan bir yangınla yerle bir olmuş. Çarşının tamamen yanması ile buranın esnafı Sultanahmet ile Bayezid arasında dağınık bir şekilde yerleşerek ticari faaliyetlerini yine saraç olarak sürdürmüşlerdir. Ancak durumdan ne esnaf ne de Ayasofya Vakfı mütevellisi memnun kalmıştır. Bunun üzerine Saraç esnafının ileri gelenleri hükümet ve mahkemeye başvurarak yanan Saraçhane’yi kendi hesaplarına, kârgir olarak yeniden yaptıracaklarını ve esnafın kısa sürede Saraçhaneye nakledilmesini istemişlerdir. Saraçhane’nin inşasına, sabık Mirahur-ı evvel Ahmed Ağa’nın kontrolünde başlandıktan bir sene sonra dükkanların büyük bir kısmı yeniden yapılmış, tamamlanan dükkanlara bir kısım saraç yerleşip faaliyete geçerken diğer kısmın inşaatına da daha sonraları devam edilmiştir.
İkinci kez inşa ettirilen Saraçhane, bir duvar ustasına göre şöyleydi: Saraçhane yuvarlak ve etrafındaki dükkanlar kâgirdi. Üç kapısı bulunan hanın iç duvarlarında dükkanlar bulunmaktaydı. Dükkanlar kemerli ve kepenklerle kapanmaktaydı. Hanın tam ortasında Saraçhane Camii ile Loncası vardı. Ayrıca, çırak olarak loncada yer alan mensupların tahsilden geri kalmamaları düşünülerek civarda sübyan mektepleri yaptırılmıştır. Bu sınıf, sanatkârların okuma ve yazma ihtiyaçlarını tatmin eylemiştir. Bu amaçla yaptırılmış sübyan mekteplerinden günümüze ulaşmış olan 1728 tarihli Süleyman Halife Sübyan Mektebi, bu anlayışa bir örnek teşkil eder. Saraçhane Çarşısı’nın yer aldığı bu çok büyük alan üzerinde, sokaklar her bir meslek grubuna ayrılmış gibiydi. Sandıkçılar sokağı ve Kırbacılar Caddesi gibi sokak ve caddeler ismi alalade konulmamış hepsi sokakta önceden hangi meslek icra edildiğini açık etmiştir. Yeni saraçhane’de 1868 yılında 290 civarında dükkânın, 1908’deki yangın sırasında ise, 320 dükkân bulunmaktaydı. Şimdi izi bile kalmayan Saraçhane’nin beş kapısının isimleri ise şöyleydi: Başkapı (Saraçhanebaş Kapısı), Ortakapı, Kırbacılar Kapısı, Atpazarı Kapısı (Bab-ı evvel), Karaman Yokuşu Kapısı veya Karaman Kapısı’dır.
Eski âdet ve an’aneler mucibince çıraktan kalfa, kalfadan usta olmaya icazet alan ve esnafça (Şet–Önlük bağlamak) demek olan merasimi yapmak için Beykoz’da Yuşa Tepesi’ne çıkar. Helva, pilâv, zerde levazımını beraberine alan saraç esnafı, bir hafta orada kalarak burada sürdürülen imtihanda muvaffakiyet gösteren çıraklar kalfalığa, kalfalar da ustalığa terfi ettirilmek geleneği icra edilirdi. İkinci defa inşa edilerek 1908 yılına kadar canlılığını muhafaza eden saraçhaneden bu tarihte çıkan bir yangın üzerine, geriye harabeler ve isminden başka hiçbir iz kalmamıştır. 23 ağustos 1908 Çırçır Yangını’ndan sonra Saraçhane’nin tahribi üzerine, çarşının bulunduğu arazi üzerinde tramvay yolu’nun tevziine ve genişletilmesine dair çalışmalar başlatılmıştır. Bu arazi üzerinde bir gezi ve park alanı oluşturulma isteği sonucu, saraçlar da Fatih Daire-i Belediyesi’nce Atpazarı Caddesi çevresine yerleştirilmişlerdir. Eski Saraçhane’nin ortadan kalkmasından sonra saraçların taşındıkları bilinmekte ve sanatlarını icra ettikleri sokağın adı da eski Mutaflar Sokağı’dır. Atpazarı’nda faaliyet gösteren Saraçların sokak isimleri ise şöyleydi: Gemiciler, Sırımcılar, Mutaflar, Kızbaşı, Nalbantdemir.
Sanayinin şekil değiştirmesi, saraçlık mesleğinin önem kaybetmesiyle birer birer kapanan imalathanelerden geriye, sadece fayton ve at arabalarına hizmet veren saraç dükkânları kalmıştı. 1946 yılında gelindiğinde iyice sayıları azalan ve birkaç saraç dükkânın kaldığı Atpazarı ve Dülgerzade civarındaki bu dükkanlardan son dükkan da, 8 kanuni evvel 1969 da kapanmıştır. İstanbul’un pek namlı bu semt-i meşhurun artık yalnız adı kalan saraçhane ile bunun en son sarracı olan zat da Hasan Bezmez’di. Zorlu yıllar olan İkinci Dünya harbi sırasında, 10 kadar dükkân kalmış olan yeni Saraçlar’da, savaş yıllarından sonra bilhassa fayton arabasının süratle şehirden kalkması üzerine bu meslek de adeta tarihe karışmaya yüz tutmuştur. 1960 yıllarının başında, İstanbul’da şöyle dört başı mamur bir saraç dükkânı bulmak hemen hemen imkânsız olmuştur. Fayton arabalarını ihya eden saraçlarından, günümüzün modernitesi içerisinde oto tamirhanelerine doğru bir değişim göstermiştir. Birçok Fatih’li için, burada niçin oto tamircilerinin var olduğu düşüncesi bile akla gelmemiştir.
Kaynak : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/28440#:~:text=Osmanl%C4%B1%20%C4%B0stanbul’unun%20ilk%20kurulan,b%C3%B6lge%20de%20Sara%C3%A7hane%20s%C4%B1n%C4%B1rlar%C4%B1%20i%C3%A7erisindeydi.